Türkiye Komünistlerinin Platformu 10 Ekim Ankara Gar katliamıyla ilgili açıklama yayınladı. Platform açıklamasında “Barış’ın ancak onun uğruna ölenlerin mücadelesini büyütürsek inşa edebileceğimizi bilince çıkarmalıyız.” denildi.
Açıklamanın tam hali şu şekilde:
“Barış için öldük, barış için yaşamaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz…
10 Ekim 2015’te DİSK, KESK, TTB, TMMOB’un çağrısıyla Ankara Sıhhiye Meydanında demokratik kitle örgütleri ile siyasi partilerin katılımıyla gerçekleştirilecek “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingi DAİŞ eliyle gerçekleştirilen katliamla engellendi. Katliamda 104 barışsever can verdi, yüzlercesi ise yaralandı.
10 Ekim Ankara Katliamı, Türk ve Kürt halkının Birlik ve Barış umudunu kırmak için gerçekleştirilmiş bir katliamdır. Bu katliam Devlet Aklı’nın bir eseridir. Katliamı gerçekleştiren DAİŞ üyeleri hakkında Devlet’in elinde bilgi olmasına rağmen hiçbir tedbir alınmadı. Saldırıyı gerçekleştiren DAİŞ’lilerden birisi Suruç katliamını gerçekleştiren Abdurrahman Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz’dü. ı. Emniyet İstihbarat Dairesinin 10 Ekim sabahı TEM Daire Başkanlığına Yunus Emre Alagöz’ün de bulunduğu 3 kişinin “sansasyonel eylem yapabilecekleri” yönlü belge yollamasına rağmen hiçbir önlem alınmadı.
Dönemin AKP’li Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Canlı bomba listesi elimizde ama eylem yapmadan tutuklayamayız” demişti. Sadece böyle demekle kalmadılar. Katliamın etkin bir şekilde araştırılmasını, sorumluların açığa çıkarılmasını da engellediler. Hiçbir yetkilinin yargılanmasına izin vermeyerek, aslında asıl failin kendileri olduğunu ifşa ettiler.
10 Ekim Ankara Katliamı, öncesindeki Amed, Suruç Katliamları ile birlikte çok net bir Devlet siyasetinin uygulanmasıdır. Bu siyaset, emperyalist ABD tarafından Ortadoğu’da “rol-model ülke” olarak “stratejik ortak” ilan edilen AKP liderliğindeki Türk burjuva diktatörlüğünün bekasının sağlanmasıdır.
Emperyalist kapitalist sistemin 2008’de baş gösteren krizine karşı tüm dünyada yayılan devrimci halk isyanları dalgası 2013’te Gezi isyanı ile Türkiye’ye sıçradı. Suriye’de ise ABD emperyalizminin ve yerli işbirlikçilerinin dış müdahalesinin başlamasıyla başlatılan savaş koşullarında Rojava Kürtleri özyönetimlerini ilan ederek hem bölge halklarına hem de dünya halklarına yeni bir demokratik paradigma sundular.
Gezi, Kobane ve ardından 7 Haziran 2015 seçimlerinde devrimci, demokratik, ilerici bütün güçler Kürt halkı ile birleşerek HDP’nin seçim zaferi kazandı. AKP’nin ise ilk kez tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemedi. İşte ne olduysa bu andan sonra oldu.
Türk burjuvazisinin bütün kanatları birleşerek Barış, Demokrasi ve Özgürlük isteyen güçlere karşı taarruza geçtiler. 7 Haziran seçimleri iptal edildi. Suruç’ta 33 genç, Ankara’da 104 barışsever katledildi.
Ankara Katliamı, Türk ve Kürt halklarının birliğini, barış ve demokrasi içinde yaşama umudunu ve iradesini kırmak, yok etmek için gerçekleştirildi. Çünkü AKP şahsında sürdürülen bu faşist egemenliğin yıkılmasının tek yolu Türk ve Kürt halklarının birlikte mücadelesidir. Türk burjuvazisi de bu gerçeği bizim kadar biliyor. Ve her türlü yolu deneyerek bunu engellemeye çalışmaktadır.
Bugün, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 10.yıldönümünde, Kürt halkı ve demokrasi güçleri “Barış ve Demokratik Toplum” için mücadele ediyor. Çok haklı olarak 10 yıl önce “Barış mitingini kana bulayanlarla Barış olur mu?” diye soruluyor. Söylerken birkaç kez yutkunmak zorunda kalsak da, cevabımız evet’tir. Barış, savaştığın düşmanınla yapılır. Fakat bu süreçte karşındaki güçler hakkındaki en ufak bir yanılgının bedelinin de oldukça büyük olacağını da unutmamalıyız. Aynı şekilde, Barış’ın ancak onun uğruna ölenlerin mücadelesini büyütürsek inşa edebileceğimizi bilince çıkarmalıyız. Barış, muktedirlerin bir lütfu olarak gelmez, alttakilerin can siperane mücadelesi ile inşa edilir. Ve barış sayesinde demokrasiye ve özgürlüğe giden yol açılır, Türk ve Kürt emekçilerin umutları yeşertilir, birlikleri berkitilir.”
Haber Merkezi