QSD’nin 10 Mart Mutabakatı’na dahil olmasının herkesin yararına olduğunu belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, aksi bir durum için tehditte bulundu, Türk ile Kürt arasına ekilmek istenen nifak tohumlarının çürütülmesinin ise ahlaki bir vazife olduğunu söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni yıl mesajı yayımladı. Bahçeli, mesajında, QSD’nin 10 Mart Mutabakatı’na müzahir bir parçası olmasının herkesin ortak menfaatine olduğunu belirterek, “Aksi halde Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin güvenlik damarını tarumar edecek her münafık mülahaza ve müzmin hazırlığın sonu fail ve figüranları için vahim olacaktır” ifadesini kullandı.
Mesajında sürece değinen Bahçeli, “Türkiye hedefinin kuvveden fiile geçmesi; soyut, sözde, ayakları yere basmayan düşünce israfı yerine somut adımların birer birer gerçekleşmesidir” dedi.
Bahçeli’nin açıklamasına şöyle devam etti: “Türkiye’ye karşı tertip edilen, meselenin can sıkan yönü olarak da sürdürülebilir şekilde ilerletildiği anlaşılan psikolojik ve stratejik harbin iç yüzünü çok boyutlu okumak, hayatın her alanına sıçrama ve sirayet etme ihtimali bulunan örtülü operasyonlarla istihbarat saldırılarına teyakkuz halinde mukabele etmek mutlak bir mecburiyettir. Balıkesir, Çankırı ve Kocaali’nde düşen/düşürülen insansız hava araçları, Libya Genelkurmay Başkanı’nı ve Libya heyetini taşıyan özel jetin düşüşü akıllara çok soru getirmektedir.
‘TÜRK KÜRT ARASINA EKİLMEK İSTENEN NİFAK TOHUMLARI’
Bu itibarla milli birlik ve kardeşliğimizin çok daha güçlenmesi, Türk ile Kürt arasına ekilmek istenen nifak tohumlarının sabır ve sebatla çürütülmesi ortak kaderimizin ortak kedere dönmemesi için adeta farz-ı kifaye mertebesinde bir ahlaki vazifedir. Muhalefetin sağduyulu ve sorumlu bir dil kullanması, Türkiye ve Türk milleti paydasında buluşup birleşmeleri milli kimliğimizin, milli geleceğimizin, demokrasi onurunun, tarihi müktesebatımızın ve kültürel zenginliğimizin yüklediği bir ödevdir. Bu ödevin ihmal ve inkarı halinde siyasal, toplumsal ve egemen varlık ekseninde zincirleme reaksiyonlar doğacaktır. Türk milletinin hassasiyetlerini kaşıyan, hukukun özü ve amacı olan adalet duygusunu tartışmaya açan, ahlaki ve manevi değerleri yıpratıp yıkıma uğratan gündemdeki soru ve sorunların 2026 yılında köklü çözüme kavuşturulması elzem ve ertelenemez bir hedef olmalıdır.”
MA













