Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 18-19 Ekim tarihinde Amed’de “İnancımızla örgütleniyor, demokratik toplum inşasında ikrar veriyoruz” şiarıyla “Alevi Çalıştayı” düzenledi. Çalıştay’a katılan kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın önemi ve sonrası yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
DAD Yönetim Kurulu üyesi Fethiye Yıldırım, barışın ve eşitliğin ancak hakikat, vicdan ve halkların ortak iradesiyle kurulabileceğini belirterek, “Alevi toplumu tarih boyunca uğradığı zulme rağmen hep barıştan yana oldu. Bu duruş sadece Aleviler için değil tüm halklar için bir yol göstericidir. Alevi toplumu barışı en başta isteyen bir topluluktur. Çünkü Kâlû Belâ’dan bu yana barış ve ikrarlık sözü taşınmıştır. Bu yaşam tarzı, bu inanç, bu kültürel yapı, bu ikrarlık ve rızalık anlayışı üzerine kurulu bir sosyal düzen kapımıza kadar gelmiştir. Ancak bu yol kolay olmadı. Zulüm, baskı, inancın yok sayılması ve katliamlarla bugüne kadar gelinmiştir ve halen de bu süreç devam etmektedir. Şimdi böyle bir toplum elbette ki barış ister” ifadelerini kullandı.
Bu süreçte Alevi toplumunun da taleplerinin dinlenmesi gerektiğini dile getiren Fethiye Yıldırım, bu taleplerinin yüzeyde kalmaması gerektiğini söyledi. Fethiye Yıldırım, “Sadece din derslerinin kaldırılması, eşit yurttaşlık gibi talepleri bin kere dile getirsek de değişen bir şey olmayacaktır. Bu sorunlar sistemseldir. Demokratik bir düzen kurulmadıkça bu talepler karşılanmaz. Ancak o zaman eşitlikten söz edebiliriz. Bizlerin cemevleri var. Bu inanç mekanlarının ruhani yönünün unutulmaması gerekir. Cemler aşk ile yapılır. Ateşte narlanmadan, semahta harlanmazsınız. Dört elementi (ateş, hava, su, toprak) özümsemeden, inancın hakikatine varamazsınız. Bu nedenle Alevi toplumunun hem taleplerine sahip çıkması hem de inançsal özüne daha sıkı sarılması gerekir” diye belirtti.
‘YENİ BİR İNŞA ZAMANI’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın önemine değinen Fethiye Yıldırım, “Abdullah Öcalan’ın çağrısından sonra PKK kendini fes etti. Ancak buna rağmen devletin somut bir adım attığını görmüyoruz. Bu nedenle soruyoruz; bu çağrıya karşılık neden hala sessizlik var? Savaşla bir yere varılmaz, artık silahların değil düşüncenin zamanı. Şimdi zihinle, düşünceyle, toplumsal yaşamı yeniden inşa etme zamanıdır. Dünya ve ülkemiz bir sistemin altında. Bu sistem, bu rantçılar, bu silah tüccarları kanla besleniyor. Barışı istemezler” dedi.
‘ALEVİLER ÖRGÜTLENMELİ’
Demokratik Toplum sürecine dair Alevilerin örgütlenmesi ve hakikatlerine dönmesi gerektiği çağrısında bulunan Fethiye Yıldırım, “Hallac-ı Mansur’un dediği gibi: ‘En-el Hak.’ Tanrıya ulaşan sensin. Ateşi ve toprağı işleyen sensin. O zaman sahip çıkacaksın. Geldiğin hak kapısına sahip çıkacaksın. Hak kapısı doğum kapısıdır. O da dişildir. Tanrının ispatı da kadındadır. Her ne olursa olsun, zulüm kapımıza kadar gelse de biz yine barış diyelim. Ama sadece susarak değil; gerektiğinde mücadele ederek. Çünkü biliyorum ve istiyorum ki, biz hep bir arada, sevgiyle, aşkla yaşamak istiyoruz” dedi.
‘DEMOKRATİK TOPLUM BİR İHTİYAÇ’
Çalıştay katılımcılarından Kader Uzun, demokratik toplum paradigmasının sadece siyasi bir tercih değil tüm halklar için tarihsel ve ahlaki bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Demokratik toplumun Alevi toplumu için de bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kader Uzun, demokratik toplumun gelişebilmesi için Alevilerin sürece dahil olması gerektiğini belirtti. Kader Uzun, “Tüm halklar için elzem olan eşitlik, yoldaşlık ve can olma değerleri zaten Aleviliğin özünde mevcuttur. Bu değerler, Alevi inancından bugüne taşınmış ve toplumda da varlığını sürdüren temel ilkelerdir. Bu değerlerin eşit olması, inancın ortak olması; toplumları birbirine güçlü bağlarla bağlayan mekanizmalardır. Aleviler, yıllarca devletlerin ve kapitalizmin asimilasyon politikaları ve baskılarıyla mücadele ederek bugünlere geldi. Bütün bu zorluklara rağmen kendilerini koruyabildiler ve şimdi bu özlerini, yoldaşlıklarını, kadın bilincini, kadın-erkek eşitliğini; demokratik toplum süreciyle taçlandıracaklardır” diye belirtti. Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın sadece Kürtler için değil, tüm toplumlar için acil ve gerekli bir ihtiyaç oluğunun altını çizen Kader Uzun, bu çağrının Türkiye başta olmak üzere tüm devletler tarafından desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Kader Uzun, “Daha önce de Türkiye’de birçok barış süreci başlatıldı ama ne yazık ki hiçbiri sonuca ulaşmadı. Belki de bu süreç, şimdiye dek ulaşılan en üst aşamadır. Ancak biz şunu da söylüyoruz, hiçbir yasal ve anayasal güvenceye kavuşmadan net bir süreçten bahsetmek mümkün değildir. Sonuçta bir hukuk devletinde yaşıyoruz ve hukukun temel ilkeleri çerçevesinde bu adımlar atılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALI’
Süreçte devletin muhatabının Abdullah Öcalan olduğunu belirten Kader Uzun, şöyle devam etti: “Ancak bu süreci sadece devletlerin ya da bürokratik yapıların değil, halkların sahiplenmesi gerekir. Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve toplumun tüm kesimleri demokratik toplumu birlikte inşa etmelidir. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmadan bu süreç ne gerçekleşebilir ne de başarıya ulaşabilir. Bu sadece devletin karar vereceği bir konu değildir; halklar bunu istiyor. Eğer halkın bu talebi kabul edilmezse süreç başarıya ulaşamayacaktır. Özellikle Alevi kadınlar açısından bu süreç büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü biz kadınlar, kendimizi bulabildiğimiz, özümüzü görebildiğimiz bir yerdir demokratik toplum. Kadın-erkek eşitliğini Alevi tarihine baktığımızda net bir biçimde görebiliriz. O öz bilinç, o can yoldaşlığı ruhunu demokratik toplum paradigmasında da yaşıyoruz. Bu yüzden özellikle kadınların bu süreci sahiplenmesi ve aktif rol alması gerekmektedir.”
‘BARIŞ SÜRECİ SAHİPLENİLMELİ’
Demokratik Aleviler Derneği (DAD) Semsûr Şube Eşbaşkanı Melek Ruşen de, Alevilerin yüzyıllardır soykırıma tabi tutulduğunu ve bu soykırıma karşı varlığını koruyan bir pozisyonda olduğunu söyledi. Alevilerin tek amacının inancını ve özünü yaşamak olduğunu dile getiren Melek Ruşen, “Aleviler’inde demokratik inşa sürecinde eşit yurttaşlık taleplerini dile getirerek, kendi haklarını koruyabilsin istiyoruz. Baskı ve soykırımlardan kaynaklı hala ‘Aleviyim’ demeye korkan insanlar var. Bu süreçte bunu nasıl kırarız üzerine de tartışmak gerekir. Uzun yıllardır süren savaş ve buna karşı verilen bir mücadele var. Bu mücadelenin sonucunda halkın yaşadığı acılar hat safhada. O yüzden barış sürecinin sahiplenilmesi gerekir” dedi.
MA / Heval Önkol