Kürt sorununun çözümü için kurulan Meclis Komisyonu’nda yer alan partiler, çözüm önerilerini kapsayan raporlarını Meclis’e sundu. AKP, MHP ve CHP’nin sunduğu raporlarda Kürt sorununun çözümü için kapsamlı bir değişiklik yer almadı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Meclis’e sunulan raporlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Meclis’teki kurulan komisyonun önemine değinen Yılmaz, sunulan raporların Kürt meselesinin ortaya çıkardığı sonuçları giderme konusunda eksik olduğuna dikkat çekti. Kürt meselesini ortaya çıkaran cumhuriyet pratiklerinin ortadan kaldırılması gerektiğini kaydeden Yılmaz, AKP ile MHP’nin raporlarının meseleye salt güvenlik odaklı yaklaştığını söyledi. Yılmaz, insan hakları, Kürtlerin temel birçok hakkının raporlarda yok sayıldığını belirtti.
ANADİL MESELESİ
Raporlardaki dikkat çeken hususun, dil meselesinin önündeki bariyerler olduğunu söyleyen Yılmaz, “AKP’nin hazırladığı raporun sadece bir yerinde anadil vurgusu var. O da AKP iktidarı döneminde hapishanelerde anadilde konuşmanın serbest bırakıldığından bahsediliyor. MHP’nin raporuna baktığımızda ise anadilde eğitimin ‘ülkeyi böleceği’ yönünde çok uzun uzadıya bazı iddialar ve belirlemelerin olduğunu görüyoruz. Bütün Kürtlerin ortak talebi olan anadilin kullanımı, Kürtçe eğitim gibi meselede dahi cumhuriyetin kurucu kodlarıyla, inkarla yaklaşılmasının bu sürece çok uygun bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz. Yani raporlardaki anadil meselesi ile ilgili değerlendirmeler, Kürtler açısından rahatsızlık uyandıran değerlendirmedir” dedi.
‘İHLAL ALANLARI ORTADAN KALDIRILMALI’
Kürt meselesine salt “PKK’nin silahsızlanması” şeklinde bir yaklaşımın doğru olmadığını ifade eden Yılmaz, “1978 öncesinde PKK yoktu. Ama bugün konuştuğumuz birçok mesele o günün de problemiydi. Kürt meselesini tanımlarken silahlı çatışma ortamı ve silahlı çatışmadan önce ki yaşanan durum diye ikiye ayırmak gerekiyor. Kürt dilinin, kimliğinin tanınmaması, Kürtlerin bir ulus olarak kabul edilmemesi Kürt meselesinde şiddeti ortaya çıkaran nedenlerden biridir. Çatışmalı sürecin ortaya çıkardığı ihlal alanları ortadan kaldırılmalıdır” diye belirtti. AKP ve MHP’nin raporlarında PKK’lilerin silahsızlanması ile ilgili tespitlerinde “suça karışmamış” şeklinde bir tanımlamadan bahsedildiğini söyleyen Yılmaz, “Mesele nettir. Bir bütün olarak PKK kendini feshetmiştir. Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etmiştir. Burada yapılacak yasal düzenlemelerde militanlar arasında herhangi bir ayrımın olmaması gerekiyor. Partiler, Kürt meselesinin çözümü noktasında hala devlet kibriyle, devlet refleksiyle, üstenci anlayışla yaklaşıyor. Bu yaklaşımla barışın toplumsallaşamayacağını, kalıcı ve adil bir barışın sağlanamayacağını düşünüyoruz. O yüzden bundan vazgeçilmesi gerekiyor. Burada bir rıza inşa etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘UMUT HAKKI’
“Türkiye’de haklar tartışılır ve konuşulurken her zaman birileri hariç tutularak konuşulur” diyen Yılmaz, Abdullah Öcalan ile özdeşleşen “umut hakkı”nın sadece kendisiyle ilgili bir durum olmadığını, binlerce tutukluyu ilgilendirdiğini belirtti. Yılmaz, “Eğer Kürt meselesinin demokratik, barışçıl şekilde çözümünü konuşuyorsak; tabii ki ‘umut hakkı’nın da uygulanması gerekiyor. ‘Umut hakkı’nın uygulanması Türkiye açısından lütuf değil, zorunluluktur. Türkiye eğer Avrupa Konseyi’ne üyeyse, Avrupa İnsanlar Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanıyorsa, 11 yıl önce verilen bir ihlal kararını bundan kimin faydalanacağını düşünmeden yerine getirmesi gerekiyor” dedi.
CHP’NİN RAPORU
CHP’nin sunduğu raporun diğer partilere oranla biraz daha ileri aşamada olduğunu belirten Yılmaz, “Ancak raporu okuduğumuzda Kürt meselesinin çözümü konusunda hala bazı tabuların olduğunu görüyoruz. Raporda ‘umut hakkı’ meselesi ile ilgili bir değerlendirme yok. Fakat AİHM ve AYM kararlarının uygulanması gerektiğine yönelik bir değerlendirme var. CHP’nin bazı ‘kaygılarla’ hareket ettiği rapora da yansıdı. CHP, anadil meselesi ile ilgili de iktidardan çok farklı bir yaklaşım içinde değildir. Muhalefet partilerinin taleplerini iktidardan daha cesur bir şekilde ortaya koyması gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘TÜRKLERİN GURURU, KÜRTLERİN ONURU’
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un, “Türklerin gururu, Kürtlerin onuru” söylemini hatırlatan Yılmaz, bu desturla hareket etmenin önemine vurgu yaptı. Yılmaz, “Süreci tanımlarken kullanılan tanımlardan tutun da, rapor içerisindeki bazı kavramlara kadar iki tarafın da hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Salt bir tarafın hassasiyetini göz önünde bulundurmak, diğer tarafın bu sürece olan inancını, güvenini zedeleyebilir. Meclis’e sunulan raporların kabul edilmesi sürecinde Meclis’te yaşanacak ortaklaşma olabildiği kadar geniş bir konsensüsle yapılmalıdır. Toplumun bu konuda baskı unsuru olması gerekiyor. Bu raporlarda geçen bazı kavramların meselenin çözümüne fayda sağlamayacağını ifade etmek gerekiyor” dedi.
Rukiye Payiz Adıgüzel / MA














