Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden ailelerin oluşturduğu Adalet Peşinde Aileleri Platformu üyelerinin depremde can kaybına yol açan yıkımlardan sorumlu olan hükümlülerin tahliyesine olanak sağlayan 11’inci Yargı Paketi’nin 27’nci maddesinin iptali istemiyle başlattıkları nöbet ikinci gününde devam ediyor. Ankara’nın Çankaya İlçesine bağlı Ayrancı Mahallesi’nde bulunan Cemal Süreya Parkı’nda nöbet başlatan aileler, nöbetlerinin ilk gününü yakılan ateşlerin başında sabahlayarak geçirdi. 3 günlük nöbetlerinin ikinci gününe giren depremzedeler, düzenleme iptal edilene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.
Grand İssias Otel’de oğlunu kaybeden Ali Ekber Tan, İstanbul’dan gelerek nöbete katıldığını belirtti. 72 kişinin yaşamını yitirdiği aynı otele ilişkin konuşan Tan, depremde sorumluluğu olanların “Olası kast” nedeniyle yargılanması için mücadele ederken erken tahliye yolunun açıldığını belirterek, “Deprem suçlarında af yolunda ilerliyorlar. Buna karşı bir eylem yapıyoruz. Bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Meclis’in de buna karşı duyarsız olduğunu görüyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. 53 bin kişi sadece bir sayı değil; hepsi birer değerdi. Depremlerin doğa olayı; ama ölümlerin önlenebilir olduğu kanıtlanmıştır. Sorumlular 6 Şubat depreminde olduğu gibi sorumsuz davranıyorlarsa yargı önüne çıkıp adil bir şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz. 27’nci madde gibi ödüllendirilmelerini istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
“TOPLUMU ÇÜRÜTÜYORSUNUZ”
Semsûr’daki depremde PTT çalışanı ağabeyini kaybeden Celal Gezer de 27’nci maddenin geri alınması ya da deprem suçu işleyenlerin bu maddeden muaf tutulması gerektiğini ifade ederek, “Deprem bir doğa olayı evet, ama bu ölümlerin önüne geçmek mümkün. Biz, Japonya halkından daha mı az değerliyiz? Onlar kendilerini daha büyük depremlerden koruyabiliyorlar. Bunun önüne geçmek mümkünken rant uğruna, çıkar uğruna yapılan bir şey. Halkın bu konuda bilinçlenmesi lazım başka türlü bu işin içinden çıkılmaz. Bir yerde kendi kapıları çalınmadan bu işe dahil olmaları gerekir. Bir sonraki depremin habercisi olarak buradayız. Depremlere dayanıklı yapıların yapılması için buradayız. Deprem aileleri mahkeme salonlarında hak aramaktan yaslarını tutamadılar. Dirençli olmamız lazım. Bireysel bir durum değil bu. Toplumun temel dayanağı adalettir. Adaleti ortadan kaldırdığınızda toplumu çürütüyorsunuz” diye konuştu.
“MUAF TUTULANA KADAR BURADAYIZ”
Nöbete Mereş’ten gelerek katılan ve Serdarbey Apartmanı’nda 2 çocuğunu yitiren Selim Tekerek, deprem yaşandığında herhangi bir yardıma ulaşamadıklarını belirterek sorumluların erken tahliyesini sağlayacak olan yargı paketinin konuşulması ile acılarının derinleştiğini ifade etti. Tekerek, “Bu yasayı hazırlayanlar depremde yakınlarını kaybetmedikleri için mi, böyle bir acı yaşamadıkları için mi böyle bir taslak hazırladılar, bunu bir türlü anlamış değiliz. Bu madde muaf tutulana kadar buradayız” diye belirtti.
“JAPONYA VE RUSYA’DA DA DEPREM OLDU”
Nöbete katılan yurttaşlardan Sibel Köksalan, Meletî’de çalıştığı sırada depremde yaşamını yitiren kızı için nöbete katıldığını belirtti. Deprem zamanı Meletî’ye gittiklerinde herhangi bir yetkiliye ulaşamadıklarını kaydeden Sibel Köksalan, şöyle konuştu: “Kendi imkanlarımızla çocuğumuzu çıkarttık oradan. Bu devletin hiçbir katkısı olmadı bütün bu süreçte. Her şeyi kendimiz yaptık, bir de şimdi bunu affetmeye kalkıyorlar. Hiçbir zaman acımız hafiflemedi, çünkü suçlular cezalarını bulmadı. Biz bunlar cezalandırılsın diye üç yıldır mahkemelere gidip gelirken bunlar daha hapse bile girmeden 27’nci madde diye bir şey ortaya çıktı. Buna karşı bir duruş sergilemek istiyoruz. Kim ne hakla affedebilir onları? Deprem öldürmedi; çünkü Japonya’da Rusya’da da deprem oldu gördük hiç kimse ölmedi. Burada resmi rakamlarla 53 bin kişi öldü. Bu ülkede bunların artık yaşanmaması için cezalarını çekmelerini istiyorum.”
“ONLARIN CEBİ DOLACAK DİYE BİZ ÖLMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”
Nöbete katılmak için Balıkesir’den gelen Hatice Açıkalın da depremde kaybettiği kardeşi için nöbete katıldığını belirterek, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Neredeyse üç yıldır adalet mücadelesi veriyoruz. Olası taksirle değil de hala bilinçli taksirden yargılanıyor. Kamu görevlilerinin ise yargılamaları daha başlamadı. Biri diyor ‘Ben işimi çok iyi yaptım’ biri diyor ‘Ben sadece imza attım.’ bunların hepsi rant için yapıldı. Bizim canımız paradan çok daha kıymetli. Onların cebi dolacak diye biz ölmek zorunda değiliz. Devlet de buna engel olmak zorunda çünkü bu toplumun güvenli yaşam hakkını korumak zorunda. Tekrar bir deprem olduğunda kimsenin bu şekilde ölmesini istemiyorum. Tüm sorunlarımız adaletin olmamasından kaynaklanıyor. Adalet olursa her türlü sorun çözülür.”
“BURAYA GELECEK AİLESİ OLMAYANLAR VAR”
Bodrum’da inşaat işçisi olarak çalıştığı sırada, Semsûr’da yıkılan Akgül Apartmanı’nda eşini ve 2 çocuğunu kaybeden Selman Demirci kendi imkanları ile enkazdan cenazelerini çıkarttıklarını söyleyerek, “Çocuklarımın doğum günlerini yeni kutlamıştım. Bu olayın sorumlusu benmişim gibi çocuklarımın acısına ağlayamadan onları götürüp gömdüm. Bundan sonra olabilecek depremler için buradayız. Bizim çocuklarımız geri gelmeyecek, ama ülkemiz maalesef deprem kuşağıdır. Bunun mücadelesini vermenin derdindeyken bir de bu yargı paketiyle gelen müteahhitlere ve kamu görevlileri için gelen affa karşı buradayız. Acımız daha taze, daha gözyaşı dökmedik. Bu sefer de yargı paketiyle sınanıyoruz. Buraya gelecek ailesi olmayanlar bile var. Bu yargı paketleri muaf tutulana kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
“BENİM YERİME KİMSE AFFEDEMEZ”
İskenderun’daki Kardelen Apartmanı’nda ablasını, eniştesini ve yeğenini kaybeden Bahar Akpınar; yıkılan apartmanın 2 katlı olmasına rağmen tamamen yıkılırken çevresindeki 8 katlı binaların sağlam kaldığını belirterek müteahhidin sorumluğuna işaret etti. Bahar Akpınar, “Deprem değil müteahhit öldürmüştü onları. Onlara ‘Bu evi çok sağlam yaptım’ diyerek çok yüksek fiyatlara sattı. Yetkililer, oranın dere kumundan yapıldığını söyledi. İskenderun’da ona ait çok fazla bina yıkıldı. Bile bile yaptı bunu, para için hırs için yaptı. Karşısındaki bina yıkılmadı. Bilerek yaptı, çaldıklarıyla çocuklarını Amerika’ya gönderdi; ama benim ablam öldü. Bu nöbete ablam için katıldım. Ben ablamı arıyorum yok, yeğenimin yasına bile geçemedim daha ablamı düşünmekten. Benim yerime kimse affedemez” diye konuştu.
Aileler Meclis’te siyasi parti temsilcileri ile yapacakları görüşmeler sonrası parktaki nöbetlerine devam edecek.
MA / Sema Bingöl












