İktidarın otoriter, baskıcı politikasının Kürt kentlerinde yerel yönetimlerde uygulanması amacıyla başlatılan kayyım uygulaması sürdürülüyor. Bu politikanın bütünlüklü yürütülmesi amacıyla kayyımların vali ve kaymakamlardan seçilmesiyle denetim mekanizmalarını ortadan kaldıran, halkın yönetimle bağını koparan, onu yönetimden tasfiye eden bir sonuç doğarken bunun en yaygın yaşandığı yerlerden biri Colemêrg. 2015’ten beri sürdürülen uygulama; yolsuzluk, torpil, ekolojik yıkım, hizmet üretememe, katılımcı yerel yönetimin tasfiyesi, kadın çalışmalarının sonlandırılması, asimilasyon politikaları, bütçenin bir kısmının emniyet ve jandarma birimlerine harcanması gibi sorunlarla gündeme gelirken kent, şimdi bu politikalara karşı yeni bir inşa sürecinin başlatılmasının arifesinde. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından hazırladığı manifestoda, örgütlenme; komün, meclis ve yerel demokrasi vurgusu kapsamında kentte meclislerin ve mahalle komünlerinin kurulması hedefleniyor. 10 yıl boyunca kayyumlar eliyle tahrip edilen kentin, meclis ve komünler aracılığıyla halkın yönetime doğrudan katılımıyla yeniden inşa edilmesi amaçlanıyor.
‘İLK UĞRAŞTIKLARI ŞEY KÜLTÜR KURUMLARI OLDU’
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Colemêrg Eşbaşkanı Behçet Kanat, kentin seçilmiş belediye eşbaşkanlarının görevden alınarak 10 yıldır kayyımlarla yönetildiğini hatırlatarak, “Kayyumlar geldiğinden beri kentin sorunlarıyla ne kadar ilgilendi? Bu, aslında kente bakınca gözle görülür bir durumdur. Hakkâri hâlâ bir yol sorunuyla, su sorunuyla karşı karşıya. Kayyumlar geldiği ilk zamanlarda ilk uğraştıkları şey kültürel alana zarar vermek oldu. Kültürel olarak çok büyük zararlar verdiler. Binevş Kadın Merkezi vardı, kapatıldı; Feqiyê Teyran Kültür ve Sanat Merkezi vardı, kapatıldı. Bizim yerel yönetimlerin görevde olduğu dönemde su ve kanalizasyon sorunlarını çözecek projeler geliştirilmişti. Ama maalesef o projeler tamamlanmadan kayyum geldi ve o projeler başkalarına peşkeş çekildi. Kentin bir diğer sorunu da imar. Halk ruhsat alamıyor ve yapılaşma doğru şekilde yapılmıyor. Düzenli bir imar olmayınca bunun esnafa da yansıması oluyor. Kayyumların ilimize doğru temelde vermiş olduğu bir şey yok. Kayyumlara karşı bu beklenti halinde olmak büyük bir yanılgıdır” diye konuştu.
KÜLTÜREL, EKOLOJİK VE SOSYOLOJİK TAHRİBAT
Kayyımların atanmasıyla neyin amaçlandığına işaret eden Kanat, “Kayyumların bu kente gelmesi özel savaş politikasının bir hamlesiydi. Çünkü kültürel, ekolojik ve sosyolojik olarak bir tahribatı kendisiyle birlikte getirdi. Kültür merkezlerimiz kapatıldı. Bunların etkisi çok oldu. Asimilasyon alanları yaygınlaştırıldı. Kapılara, dükkânlara asılan Kürtçe tabela isimlerine bile tahammül edemediler. İnsanların istihdam alanları yok edildi. Bununla birlikte ekonomik olarak geçinemeyen insanlar göçe teşvik edildi” ifadelerini kullandı.
Üç dönemdir yürütülen politikanın devlet açısından istenilen sonucu vermediğini vurgulayan Kanat, “3 dönemdir kayyımlara maruz kalan ilimiz, devletin tüm imkânları arkasında olmasına rağmen hâlâ istenilen hizmeti alamamaktadır. Kayyum olarak atanan kişi aynı zamanda kentin İl Valisi. İl valisi olmasına rağmen gittiği her çalışmada AKP’li il başkanı ile hareket ediyor. Bu da bölgemize yaklaşımının hangi temelde olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
EKOLOJİK ALANLAR MADENE AÇILDI
Valilerin kayyım olarak atanmasının yetki aşımı yaratıp yetkilerin tek kişide toplanmasıyla denetim mekanizmasını ortadan kaldırdığını ve sınırsız bir yetkiyi beraberinde getirdiğini ifade eden Kanat, “Kentimiz dağlık bir alandadır. Maden zenginlikleriyle bilinir. Bugün yürütülen politikalarla coğrafyamız talan edildi. Eko-kırım getirildi. Eko-kırım sanki lütufmuş gibi halka müjde olarak veriliyor. Gittikleri her yerde açacakları maden ve petrol alanlarının sanki halka faydası varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Bölgenin ekolojisi yok ediliyor. Kayyum bu kente sadece enkaz getirdi. İle gelen yatırım ve yapılması gereken hizmetleri kendi yandaşlarına sundular. Ekolojik alanların maden şirketlerine açılması, aslında beraberinde büyük bir yıkım getirdi. Kazandığımız bütün kazanımları bir kapatarak bölge halkına büyük zarar verildi” şeklinde konuştu.
YENİ İNŞA SÜRECİ: KOMÜN VE MECLİSLER
Yeni inşa süreciyle birlikte meclis ve komünleri oluşturarak yerel demokrasiyi güçlendireceklerini ifade eden Kanat, 27 Şubat çağrısıyla başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde DEM Parti’nin üzerine düşen rol ve misyonun farkına vardığını söyledi. Kanat, atılan bu kayyımların geri çekilmesinin çözümün parametreleri arasında yer aldığını belirterek, “DEM Parti olarak bu sorunu en fazla üstlenen konumdayız. Bu ağırlığın farkına vararak yerel düzeyde kazandığımız kazanımları, kültürel zenginlikleri tekrardan halkın önüne sunmak için çalışmalarımız yoğunlaştı. Özellikle mahallelerde meclislerin kurulmasından komünlerin oluşumuna kadar yoğun bir çaba ve emek içerisindeyiz. Özellikle demokratik toplum inşası sürecinin amacına ulaşması için gerekenleri oluşturmak için mücadele ediyoruz. Kayyumların bu kentte yarattığı yıkımı, tahribatı, oluşturacağımız komünlerle, meclislerle yeniden inşa edeceğiz” diye belirtti.
‘KAYYUM GÖSTERİŞ YAPIYOR’
Yerine kayyım atanan Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Viyan Tekçi ise belediye bütçesinden kentin yerel sorunlarının çözülebileceğini, ancak kayyımın bu bütçeyi yandaşlarına peşkeş çekerek hizmet üretemediğini söyledi. Viyan Tekçi, şunları kaydetti: “Üç dönemdir Hakkari Belediyesi kayyımlar tarafından yönetiliyor. Kayyımlarla birlikte Hakkari’de sorunlar bir türlü çözülmeyerek derinleşti. Kentin yol sorunu, su sorunu ve işsizlik bir türlü çözülemedi. Belediye bütçesi yönetime göre değişmesine rağmen Hakkari’nin yerel sorunları bir türlü çözülmüyor. Eşbaşkanımıza bir gerekçe yaratılarak yerimize kayyım atandı. Bir yıllık süreçte bu sorunların hâlâ çözülemediğini net bir şekilde görüyoruz. Halkın talep ve şikâyetleri var. Yol ve su sorunu bir türlü çözülemedi. Şu anda kentte asfalt çalışması var ama kışın asfalt dökülmesinin hiçbir faydasının olmadığını kendileri de biliyor. Kayyum burada sadece bir şeyler yaptığını göstermeye çalışıyor ve gösteriş yapıyor. Eğer istenirse belediyenin bütçesi ile bu kente çok şey yapılır. Ama bu kente bir şeyleri sadaka niyetine yapıyor. Bu kentin valisi gibi değil de AKP il başkanı gibi hareket ediyor. Köy ve ilçelerde çalışmasını AKP il başkanı ile yapıyor. Başlayan bir barış süreci konuşuluyor. Devletin bir an önce bir adım atıp bu kayyımları geri çekmesi gerekiyor. İlk adımları bu olmalıdır. Kayyımlar geri çekilmelidir, halk iradesini o belediyede görmek istiyor. Bir barış süreci konuşulurken bu kayyım politikalarının hâlâ sürdürülmesi doğru değildir.”
MA / Zeynep Durgut













