Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İstanbul Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde “Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı” düzenliyor.
DEM Parti Amed Milletvekili Cengiz Çandar’ın moderatörlüğünü yaptığı 1’inci oturumda, Doç. Dr. Arzu Yılmaz, “Türkiye’de Toplumsal Barış ve Kalıcı Bir Çözümün Bölgesel ve Küresel Etkileri” başlığında, Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk kısa videolu mesaj göndererek, sunum yaptı.
3’üncü dünya savaşının “havada asılı” olduğunu belirten Arzu Yılmaz, “Trump döneminde Amerika Ulusal Güvenlik Sözleşmesiyle, 3 yıllığına savaş olmayabilir. Ancak İran-İsrail savaşının 2’nci rauntunun olacağının sınırındayız. Zira güçle barışı yapma vurgusunu çok derinleştiren bir etki ortaya çıktı. Delil olarak en önemli veri Trump görece bir ateşkes sağladı ama adını ‘barış’ koyduğu şeyde ateşkesten öteye gidemeyen durumları görüyoruz. Çatışmaları dondurabilir ama çatışma konularını derinleştiren, tarafların birbirlerine karşı tavrını çatışmacı bir duruma çeken önümüzdeki süreçte dondurulan barışın bir kez çözüldüğünde savaşın daha çok derinleşeceği gözüküyor. Suriye’de, Ukrayna’da, Filistin’de barıştan bahsediyoruz ama ateşkes bile sağlanamıyor. Ancak İran’da gerçekten de ateşkes bozulmadan korundu. Ama bu korunma hali savaşın önüne geçebileceği değil, tarafların bir savaşı nihayete erdirmeye çalıştığı öngörülebilir” dedi.
KÜRT-TÜRK BARIŞI
Arzu Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu barış diyalogları Kürt, Türk diyaloğu güce dayalı barış yapma sürecinde istisnai bir örnektir. Barışın gündeme gelmesinin nedeni Ortadoğu’daki stratejik zorunluluklardır. Ama tarafları dinlediğimizde iki tarafın istekli diyaloglu bir süreç olduğunu görüyoruz. Kürt Türk barış girişimine bakarsak diğer süreçlerden faklı olarak yapılabilir, hayata geçirilebilir olduğunu tespit etmek gerekiyor. Ortadoğu’da İran İsrail savaşı kaçınılmazken, bu süreç taraflara ne kazandırır. Türk Kürt barışının yapılabilirliğinin en önemli nedenlerinden biri gönüllülükse, diğer neden de kazan kazan olmasıdır. Bölgede bir savaş halinde kazan kazan sonucu olur. Burada Türkiye savaştan uzak tutulabilirken, Kürtlerin de arada kalmasını engeller bu süreç. Hali hazırdaki dinamikler, ulus devletin bekası mevzusu benim okumamdan kaçınılmaz bir şey ise günün sonunda Tom Barack istediği için değil ama sonuç olarak ulus devlet kapitalistle yükseltildiği bu dönemde ayakta kalmasının mümkün olmadığı ve hayatta kalması içinde bir ekonomik bölgeselleşme üzerinden ayakta durur gibi gözüküyor. Burada Abdullah Öcalan’ın sözünü ettiği demokratik entegrasyon yeni bölgesel ekonomik çerçevesinde birlikte barış içinde yaşamının bir formülü olarak önemli bir zemin sunduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.”
‘KADINLARI SÜRECE DAHİL ETMELİYİZ’
Ardından Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk, kısa videolu mesajı dinlendi. Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk mesajı şöyle: “Öncelikle ben Ukrayna ve Rusya savaşı üzerine çalışıyorum. Biz insanların isimleriyle yaşamalarını taraftarıyız insanlar bir sayı değil. Veri tabanlarımızda 90 binden fazla suç tespit ettik. Ukrayna’daki kadınlar olarak sadece Rusya’nın baskısı altında ezilmiyoruz aynı zamanda Rusya’nın baskısına karşı direnen kadınlarız. İnsanlık onuru için savaşan kadınlara şahit olduk. Biz barış inşa süreçlerinde çok fazla kadına ihtiyaç duyuyoruz. Biz aylarca Rusya’nın coğrafi çıkarlarını duyduk ama insanlara dair bir şeyini duymadık. Ailelerinden ayrılmış 27 bin çocuk var bunlar ne olacak. Rusya hapishanelerinde binlerce insan işkenceye görüyor. Milyonlarca insan gri alanlarda yaşıyor. Rusya işgali sadece bir devletin işgali değil aynı zamanda zorla kaybedilme, taciz, tecavüz, kendi çocuklarınızın sizden koparılması demek. O yüzden insan boyutunu sürece eklemeliyiz. Bunun için önce kadınları sürece eklemeliyiz. Büyük adamlar hep çıkarlarına bakıyor. Barış savaş korkusu olmadan yaşamak demektir bu ancak kadınlarla yapılabilir.”
MA













