Kürt sorunun çözümü bağlamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik Ve Demokrasi Komisyonu, aldığı toplantı sonucunda İmralı’ya giderek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüştü. CHP’nin komisyona üye vermemem kararı ise kamuoyunda tepkilere yol açtı. CHP’nin bu tutumuna ve sürecin geldiği aşamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Kürtlerin, Abdullah Öcalan için “Önderliğimiz ve başmüzakerecimizdir” dediğini hatırlattı.
CHP’nin cumhuriyet tarihinden bu yana toplumun farklılıklarını görmezden gelerek yönetmeyi kendine görev edindiğini anımsatan Kadriye Doğan, bu “ayrışma” politikalarının sona ermesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin kurucu partisinin CHP olduğunu söyleyen Kadriye Doğan, “Özellikle biz Aleviler ve Kürtler CHP’den bugüne kadar çok ciddi mahrumiyetler yaşamışız. Aslında zulmün, katliamların, Türkiye’deki ayrışmanın bu kadar farklılıklar üzerinde kendini ceberutlaştırma iktidarlarına yol açan düşüncenin mimarı CHP’dir. Ama toplumda nedense özellikle 1970’li yıllardan sonra CHP’ye bir sosyal demokrat, sol algısı yapıştırıldı. Hem ekonomik temelde bakıldığında hem de sosyal dayandığı temele baktığında CHP ne soldur, ne sosyalisttir, ne de sosyal demokrattır. Türkiye’nin en sağ partisidir” dedi.
‘CHP GENEL TAVRINI TESCİL ETTİ’
“CHP’nin bugünkü tavrıyla genel tavrının tescil edildiğine tanıklık ediyoruz” diyen Kadriye Doğan, CHP’nin “fabrika ayarlarına” döndüğünü söyledi. Kadriye Doğan, “Dönem dönem farklı söylemler geliştirdi. Sosyal demokrat olduğunu, Kürt sorununu çözen kişi ve parti olması iddiasını söylese de hiçbir zaman Kürtlerin anadil, kimlik hakkını, Alevilerin inanç özgürlüğü hakkını tanıyacağına dair bir program ortaya koymuş bir parti değildir” diye belirtti.
‘TOPLUMUN ÖCALAN’I DUYMASI GEREKİYOR’
Entegrasyon tartışmalarına da işaret eden Kadriye Doğan, entegrasyonun diğerine benzeşecek, kendini yok edecek bir entegrasyon olmadığını belirtti. Kişinin kendi kimliğiyle, gerçeğiyle, diniyle, diliyle, inancıyla, kimliğiyle var olan ve toplumsal sözleşmede kendini gören bir entegrasyondan söz ettiklerini kaydeden Kadriye Doğan, bu temelde sürecin şeffaf yürütülmesinin önemli olduğunu belirtti. Toplumun hala Abdullah Öcalan’ı tanınmasına izin verilmediğine dikkati çeken Kadriye Doğan, “Öcalan’ın, toplumsal barışın gerçek anlamda sağlanması ve tüm farklılıkların özgürce bir arada yaşaması için, demokrasi ve özgürlüklerin yeniden inşa etmek için komünal yaşam diye toplumun önüne koyduğu bir sistemi var. Bunların toplumla sağlıklı bir şekilde paylaşılması, tanınması gerekiyor. Toplumun Öcalan’ı ve söylediklerini, perspektifini duyması, tanıması, bilmesi, karşılıklı oturup sorması ve cevap alması gerekiyor” diye kaydetti.
“Öcalan’ın artık meşruiyete ihtiyacı yok” diyen Kadriye Doğan, Kürt halkının Abdullah Öcalan için “‘Önderliğimizdir, Baş müzakerecimizdir” dediğini söyledi. Kadriye Doğan, “Yani meşruiyet ihtiyacı olan bir insan değil. Ama şuna ihtiyaç var; onun toplumla buluşmasına, bu müzakereyi açık ve şeffaf yürütmesine ihtiyaç var. Onun için ‘umut hakkı’nın tanınması, toplumla buluşacak koşullarının mutlaka yapılması gerekiyor. Aynı zamanda Sayın Öcalan’ın gerçekten baş müzakereci olarak çalışmasının önünün açılması gerekiyor. Olmazsa olmazlardan biridir. Türkiye’de kıyamet kopmayacaktır, tam aksine barışın önü açılacaktır” diye belirtti.
‘YASAL GEREKLİLİKLER YERİNE GETİRİLMELİ’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yapmış olduğu çağrıyı doğrudan topluma ve toplum adına örgütlenen tüm toplumsal kurumlara, partilere yaptığını dile getiren Kadriye Doğan, “Onun için demokratik toplum ihtiyacı yine toplumundur. Tüm partilerin, derneklerin, kurumların halk kesimlerini barışa zorlaması ve gerçekten bu anlamda ciddi örgütlenmesi gerekiyor. Meclis’e bu anlamıyla ciddi görevler bekliyor. Kurulan komisyonun sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Sürgündekilerin dönüşü, mahpusların özgürlüğüne kavuşması ve siyasi alanın önünün açılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve tüm halkları, inançların içinde bulduğu bir anayasal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kadriye Doğan, “Tüm halkın bu konuda talepkar olması gerekiyor. Bu topluluk ağırlığını barıştan yana koyarsa, barışın daha kolay olacağını; barış karşıtlığında bir tutum sergilerse barışın zora gireceğini de söylemek isterim. Alevilere, tüm topluma çağrımız; barıştan yana Sayın Öcalan’ın baş müzakereci olarak toplumla buluşmasının önünü açmak için herkesin örgütlenip, talepkar olmasını istiyoruz” diye kaydetti.
Şirvan Şilan Çil / MA












