Kayıp yakınları Amed’te faili meçhul cinayetlerde katledilen kadınların failleri sorularak, Êlih’te Sıddık Kaya, Colemêrg’te ise İslam Terkoğlu için adalet istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları Amed, Êlih ve Colemêrg’te düzenledikleri eylemlerde kayıpların bulunup faillerin yargılanmasını talep etti.
AMED
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle yaptığı eylemlerinin 876’ncı haftasında Rêzan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde 90’lardan bugüne faili meçhul kadınların akıbeti soruldu. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında; Makbule Ökden, Bedriye Gümüş, Ayten Öztürk, Rıdda Yavuz, Sedika Dal, Hamide Şarlı, Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin, Dilek Serin, Lütfiye Kaçar, Gülnaz Tatu, Kadriye Tatu, Ayşenur Şimşek, Hatice Şimşek, Şükran Daş, Hatice Atalay, Fahriye Mordeniz, Zozan Eren, Neslihan Uslu, Konca Kuriş, Taybet İnan (Taybet Ana), Gülistan Doku, Nagihan Akarsel, Gülistan Tara, Cihan Bilgin’in failleri soruldu.
Bu hafta ki açıklamayı İHD Kayıp Komisyonu üyesi Halime Bayram yaptı. Açıklamada şunlara yer verildi:
“*1991 yılında Cizîr’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökden için adalet istiyoruz!
*17 Şubat 1992 tarihinde Nisêbîn de korucu olmaları için yapılan baskıları protesto etmek isteyen halka askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Bedriye Gümüş için adalet istiyoruz!
*27 Temmuz 1992 tarihinde Dêrsim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz haldeki bedeni Xarpêt Karşıyaka Kartepe’de 14 Ağustos 1992 tarihinde gömülü bulunan, Ayten Öztürk için adalet istiyoruz!
*Mêrdîn/Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz için adalet istiyoruz!
*Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nisêbîn ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi’nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal için adalet istiyoruz!
*24 Aralık 1993 tarihinde Bedlîs/Tûx/ Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı için adalet istiyoruz!
*24 Eylül 1994 tarihinde Dêrsim/ Mirik’te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin için adalet istiyoruz
*05 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar için adalet istiyoruz
*17 Ekim 1994 tarihinde Mûş’un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Tatu ve Kadriye Tatu için adalet istiyoruz
*24 Ocak 1995 tarihinde Ankara’da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda “kimliği meçhul kişi” olarak gömülü bulunan Ayşenur Şimşek için adalet istiyoruz
*Mayıs 1995 tarihinde Amed/Bismil’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatice Şimşek için adalet istiyoruz
*07 Eylül 1996 tarihinde Amed/ Rêzan ‘da bulunan bir eve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı sivil polisler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şükran Daş için adalet istiyoruz!
*10 Eylül 1996 tarihinde evine 1 kilometre uzaklıkta bulunan tarlasını sularken emniyet müdürlüğü tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Hatice Atalay için adalet istiyoruz
*28 Kasım 1996 tarihinde Amed’de eşi Mahmut ile birlikte gözaltına alınan ve 2 yıl sonra kimsesiz olarak defnedildiği Cîzîr Asri Mezarlığı’na ‘Kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldüğü anlaşılan ancak mezarına hala ulaşılamayan Fahriye Mordeniz için adalet istiyoruz
*26 Eylül 1997 tarihinde Pasûr-Amed yolunda otomobilleri durdurularak eşi Orhan ile birlikte beyaz Toros ile kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Zozan Eren için adalet istiyoruz
*31 Mart 1998 tarihinde İzmir/Çeşme/Alaçatı’da 3 arkadaş ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Neslihan Uslu için adalet istiyoruz
*16 Temmuz 1998 gecesi derin devlet bağlantılı Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırılan, 21 Ocak 2000 tarihinde İşkence edildikten sonra Konya Meram’daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşılan Konca Kuriş için adalet istiyoruz
*Silopî de 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında öldürülen ve cenazesi yedi gün boyunca sokak ortasında bekletilen Taybet İnan (Taybet Ana) için adalet istiyoruz
*5 Ocak 2020 tarihinde Dersim’de kaybolan ve o tarihten bu yana kendisinden bir daha haber alınamayan Gülistan Doku için adalet istiyoruz
*Silêmanî’deki evinin önünde 4 Ekim 2022 de silahlı saldırıya uğrayan Nagihan Akarsel için adalet istiyoruz
*23 Ağustos 2024 tarihinde Silêmanî’de SİHA saldırısı sonucu hayatını kaybeden Gülistan Tara için adalet istiyoruz
*19 Aralık 2024 tarihinde arkadaşı Nazım Daştan ile birlikte Rojava’daki gelişmeleri yerinde takip ederken hava saldırısı sonucu katledilen gazeteci Cihan Bilgin için adalet istiyoruz!
Zorla kaybedilen ve faili meçhul siyasi cinayetlerde katledilen tüm kadınları saygı ile anıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin adalet istemekten vazgeçmeyeceğimizi tekrarlıyoruz. Devleti uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.”
Etkinlik katledilen kadınlar için yapılan oturma eylemi ile son buldu.
ÊLIH
Êlih’teki İHD ve Kayıp Yakınları eylemi, 712’nci haftasında da Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde sürdü. Bu haftaki eylemde, 20 Kasım 2002’de Mûş’un Gîmgîm (Varto) ilçesine bağlı Karapınar köyünde kaybedilen Sıddık Kaya’nın failleri soruldu.
Kaya’nın kaybedilme hikayesini İHD Şube Yöneticisi Metin Nas şöyle dile getirdi: “Kayıp Sıddık Kaya’nın babası Tekdemir Kaya’nın anlatım ve beyanlara göre; Astsubay Celal Şan ve Sıddık Kaya arasında sık sık yüz yüze ve telefonla görüşmeler gerçekleştirildiği tespit edilmiş. Astsubay Celal Şan beyanlarında, Karapınar köyüne gidiş gelişlerde güvenlik birimlerine yardımcı olmak üzere bu şahısla irtibat kurduğunu ve bu amaçla kendisiyle zaman zaman görüştüğünü beyan etmiştir. Varto’da ikamet eden Kaya’nın kız kardeşi Herdem Şengül; ‘Ağabeyim 19 Kasım 2002 tarihinde bize geldi. Yeşil kart için geldiğini sağlık sorunları nedeniyle Erzurum’a gideceğini belirtti. O akşam bizde kalmadı bir gün sonra iftar saatinde bize geldi. İftarını yaptı, bana bir zarf içinde miktarını bilmediğim parasını teslim etti. Saat 17.00 sıralarında cep telefonu ile arandı Türkçe konuştu ‘tamam geliyorum’ dedi. Ben merak ettim ve ısrarla nereye gittiğini sordum söylemek istemedi. Ancak ısrar edince ‘Celal astsubaydı, beraber köprüye kadar gidip geleceğim korkma ben tuzağa düşmem. Kimseye de bir şey söyleme’ dedi. Gecikince merak ettim, birkaç kez cep telefonunu aradım ancak ulaşılamıyordu. Bunun üzerine sabah saat 05.00’te aileme haber verdim‘ dedi.
Sıddık Kaya’nın cenazesi 24 Nisan 2003 tarihinde, Murat nehrinin kıyısında bulunur. Bulunduğunda ağzı bantlı, elleri bağlı haldedir. Muş Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Sıddık Kaya’nın cenazesini İHD yöneticileri de görür. Cenaze çürümeye yüz tutmuştur. Sıddık Kaya’nın ailesi, Sıddık Kaya daha önce kangren olduğu için, kesilen ayak parmağından cenazeyi teşhis eder.”
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 202’nci haftasında Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı açıklamada kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları bu hafta 23 Kasım 2006’da katledilen İslam Terkoğlu’nun faillerini sordu.
Açıklamayı okuyan İHD yönetici Eren Baskın, “İslam Terkoğlu yanındaki arkadaşı Reşit Soydan ile gün boyu topladıkları odunları Isuzu marka bir kamyonete doldurdular. Gece 23.00 sularında köyden Yüksekova merkeze doğru yola çıktılar. Yol güzergahı üzerinde aracın önü askerlerce kesildi, herhangi bir uyarı yapılmaksızın araca ateş edildi ve İslam Terkoğlu olay yerinde ağır bir biçimde yaralandı. Reşit Soydan ise şans eseri yara almadan kurtuldu. Vurulan Terkoğlu’nun sivil olduğunu anlayan kolluk kuvveti her ne kadar yaralı haldeki Terkoğlunu hastaneye sevkini sağlamaya çalışılmış olsa da İslam Terkoğlu yolda hayatını kaybetti” dedi.
Aynı saatlerde Hakkari Valiliği’nin iki “teröristin” etkisiz hale getirildiği ile ilgili açıklamada bulunduğunu hatırlatan Baskın, “Lakin Reşit Soydan götürüldüğü jandarma taburundan Adliyeye sevk edilmeksizin serbest bırakıldı. Dönemin Hakkari Milletvekili Meclis’te Terkoğlu’nun katledilmesi olayı ile ilgili soru önergesi verdi. Soru önergesine İçişleri Bakanlığı tarafından verilen cevapta ise ilgili olayın detayları ile araştırıldığı, vurulanın bir köylü olduğunun kabul edildiği açıklamasına yer verildi. Terkoğlu ailesinin hukuki açıdan Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı makamına suç duyurusunda bulundu. Kovuşturma safhası 8 ay sürdü. Nihayetinde İslam Terkoğlu’nun yanındaki arkadaşı Reşit Soydan dinlenilmeksizin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Aile bu karara itiraz etse de sonuç değişmedi. Failler korundu, olay karanlıkta bırakıldı” bilgisini paylaştı.
Baskın son olarak, “Olay yerine giden askeri birlikteki tüm askerlerin ismi ve rütbesi belli olmasına rağmen kişiler hakkında bir kovuşturma yürütülmedi. Vücudundan çıkan tek bir kurşun dahi balistik incelemesi için gönderilmedi. Böylelikle ailesinin geçimini sağlamak ve kış için yakacak odun temin etmeye çalışırken katledilen İslam Terkoğlu’nun akıbeti faili meçhul bırakıldı” dedi.
Eylem 5 dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.
MA













