Meclis’e sunulan 2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi, Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye devam ediyor. Bakanlıklara ayrılan bütçenin görüşüldüğü komisyonda bugünde Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerine ilişkin görüşmeler gerçekleştiriliyor.
Komisyonda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî Milletvekili Heval Bozdağ, meselenin sağlıkta dönüşüm programı olduğunu kaydeden Bozdağ, sağlığın hak olmaktan çıktığına işaret ederek, “Sağlık artık piyasaya açıldı ve devletin sağlıkla ilgili yükümlülükleri özel sektöre devredildi. Öyle ki kamu özel işbirliği projeleri siz de çok iyi biliyorsunuz. Şehir hastaneleri bunlardan biriydi ve siz de gördünüz ki şehir hastaneleri kamuya ciddi anlamda yük olmaya başladı ve buradan geri adım attınız. Ancak yük hala kamunun sırtında ve bir kambur gibi taşınacak. 2026 yılında şehir hastanelerine hizmet alımı ve kullanım bedeli başlığı altında Toplam 136 milyar TL ödeme yapacaksınız. Bakınız bütçenizi açıkladınız, bu bütçede çok yetersiz bahsedildi. 1 trilyon 475 milyar TL’lik bir bütçenin yaklaşık yüzde 10’unu daha hiçbir kalem oynatmadan direkt şehir hastanelerine boca ediyorsunuz” dedi.
‘SERMAYE SAĞLIĞA ÇÖKMEYİ İYİ BİLİYOR’
Bozdağ söz konusu bütçe planının kapitalizmin oyunlarına göre kurulduğunu ifade ederek devamla şunları söyledi: “Böyle olunca da sermaye, sağlığa çökmeyi çok iyi biliyor. Bu paydan nasiplenmek isteyen ciddi bir zümre oluşmuş durumda ve maalesef çoğu iktidarınızın bürokratik ve siyasi paydaşları konumunda. Halkın sağlık hakkı ise, sürekli olarak gasp ediliyor. O yüzden bu şehir hastaneleri ile ilgili yapılan sözleşmeler açıkçası derhal feshedilmelidir. Yapılan ödemeler sonlandırılmalıdır ve şehir hastaneleri kamuya devredilmelidir.
YURTTAŞLAR SAĞLIĞA SAĞLIK SİGORTASI ÖDÜYORLAR
Sağlıkta dönüşüm programı sağlık hizmetlerinin 3’te 1’i neredeyse özel sektöre devredilmiş durumda. Nitelikli yatak sayılarından yoğun bakım yatak sayılarına kadar özel sektör kamuya göre üstün durumda. Bakınız hastanenin yüzde 30 veya 35’i özel sektörde, hastane yataklarının yüzde 20’si, yeni doğan yoğun bakımların yüzde 51’i, MR cihazlarının yüzde 46’sı ve daha birçok alanda bu şekildedir. İktidarınız bu politikalara devam ederse eğer, toplum giderek sağlığa ulaşmak için özel sektöre bağımlı hale gelecek. Kamu çatısı altında yurttaş, sağlık harcamalarını cebinden karşılıyor. 2008 yılından beri yurttaşlar sağlığa, sağlık sigortası primi ödüyorlar. Ayrıca katkı katılım payları, reçete, ilaç katılım payları söz konusu ve SGK aynı zamanda özel hastanelerden de hizmet almaya başlamış durumda. Bunlar hep sağlıkta dönüşüm programının uygulamaları ve bir parçası.
SGK SERMAYE AKIMI ARACI HALİNE GELMİŞ
Bakınız kişi başı ödeme özel hastaneleri SGK’dan doğru kamu hastanelerinin iki katı. Yani burada, özel sektöre yeni bir sermaye akım aracı haline gelmiş SGK. Şimdi yine devlet hastaneleri hizmet alımı adı altında hastanelerin yoğun bakımları ve görüntüleme hizmetleri merkezlerinin sermaye kiralandığını görüyoruz. Sermaye doğrudan olduğu gibi, bu şekilde dolaylı olarak kamu kaynaklarını sömürmekte. Bu durum sağlıkta çeteleşmeye kadar vardı. Tüm bu ranta rağmen 1 milyar 475 milyon hastanın başvuru sayısı olarak belirttiğiniz 66 milyonu, sadece özel hastanelerde. Kamunun yükünü de taşımıyor özel sektör, rantı alıyor ama kamunun yükü kamu hastanelerinde kalmış durumda. 2002 yılına kıyasla bakın 2023 yılı itibariyle cepten yapılan sağlık harcamaları sürekli olarak artmış durumda ve dört katına çıkmış. Bugün artık toplam sağlık harcamalarının çok büyük bir bölümü SGK tarafından sağlanmakta. SGK kaynağını yurttaşların ödediği sigorta primi ve katılım paylarından sağlıyor.
KÜRT COĞRAFYASINDA HEKİM SAYISI ÇOK DÜŞÜK
Kürt coğrafyasındaki iller maalesef ki geri bırakılmışlar ve şart ıslahat planının bugüne uzanabildiği kadarıyla devam ediyor. Aslında bir yansımasını yaşıyoruz. 2024 istatistikleriyle 100 bin kişiye düşen toplam hekim sayısı bu illerde diğer bölgelere kıyasla çok düşük. Uzman hekim sayısı İstanbul’a kıyasla yarı oranından bile az. Diş hekimi ve ebe hemşire sayılarında da aynı tablo söz konusu. Barınma, beslenme, iş olanakları olmadığı gibi sağlık hizmetlerinde de geri bırakılmış durumda olduğunu görüyoruz. 5 yaş altı çocuk ölümleri sosyoekonomik gelişmişlik ile çok yakından ilintili ve bu bölgeler 2024 istatistikleriyle 5 yaş altı ölüm oranlarında ve bebek ölüm hızında Türkiye ortalamasının 1,5 katından fazla. Bunun açık anlatımı şudur; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde her bin canlı doğumda, 16.4 çocuk 5 yaşını göremeden ölürken Türkiye ortalamasında bu sayı 10.9 ve maalesef Türkiye ortalaması da OECD ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesi ortalamalarının çok üzerinde ve bu ülkelere kıyasla Türkiye daha dezavantajlı konumda.
‘SAĞLIK ALANINDA SKANDALLAR’
Sonrasında konuşan DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, sağlık alanlarında yoğun bir şekilde skandalların yaşandığına dikkat çekerek, “Bu konuda sizden bir cevap bekliyoruz. Mesela bir otelde ilaçlamadan dolayı bir aile yok oldu. Ama erken teşhis zamanında olsaydı bu aile kurtarılabilirdi. Yani bir hekimin en başta yapması gereken şey anemnezdir. Anemnez almayı siz önemsemiyor musunuz? Yani iyi bir anemnez alınsa o otelde bir zehirlenme vakası olabileceği ortaya çıkardı. Şimdi iyi hekimliğin şartlarını ortadan kaldırdınız maalesef ve sonuçta bu tür olaylar devam edip gidiyor” dedi.
‘MAHPUSLAR ÇİFT KELEPÇE İLE GÖTÜRÜLÜYOR’
Cezaevlerinde de büyük sorunların yaşandığına vurgu yapan Ömer Faruk Gergerlioğlu devamla şöyle konuştu, “Hastaneye giden mahpuslar tek kelepçe ile bile değil, çift kelepçe ile götürülüyor. Bunu kabul etmeyen mahpuslar ise hastaneye gitmiyor ve sağlık hakları ihlal ediliyor. 12-13 aydır hastaneye gidemeyen mahpuslar var. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı oturup bu meseleyi halledebilir. Hipokrat ilkelerine aykırı bir şekilde çift kelepçeyle hasta muayenesi olur mu ya? Ben hekimim ve hayatta kelepçeli bir hastayı muayene etmedim. Yani bastil zindanlarından sanki hastaneye mahbus getiriliyor ve bunu da siz kabul ediyorsunuz. Hastane başhekimleriyle de konuşuyoruz.
TEKNİKERLER İŞSİZ GEZİYOR
Yine bakın Sağlık yönetimi bölümüne bölüm mezunları alınmıyor, kadro açılmıyor. Çok çok büyük mağduriyetler var. Defalarca soruyor. Binlerce insan işsiz! Yine diğer birçok tekniker arkadaşımız, elektro nöro fizyoloji teknikerleri, diyaliz teknikerleri, tıbbi laboratuvar teknikerleri, radyoterapi teknikerleri, dış protez teknikerleri, acil yardım afet yönetimi teknikerleri, yaşlı bakım teknikerleri, fizik tedavi teknikerleri, optisyenler, tıbbi sekreterlik teknikerleri, Anestezi teknikerleri hepsi son derece zor durumda. Hiçbir atama yapılmıyor. Bu çocukları baba ve anneleri okula gönderdi ama işsiz geziyorlar. Siz de sağlık bakanısınız, ne olacak bunların durumu diye size soruyorum.”
MA












