Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara Kadın Meclisi, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı Çankaya İlçesine bağlı Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. “Cezaevlerinde hak ihlallerine son! Şartlı tahliye hakkının engellenmesi kabul edilemez” pankartının açıldığı açıklamada “Jin jiyan azadî”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Şartlı tahliye haktır gasp edilemez” sloganları atıldı.
Açıklamayı okuyan DEM Parti Ankara Kadın Meclisi Sözcüsü Nebahat Çalpan, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi gerekçelerle kadınların şartlı tahliye haklarını engellediğini belirterek, “Kurulun aldığı kararlar açıkça politik bir cezalandırma aracına dönüşmüştür. Koşullu salıverilme hakkını kazanmış kadınların özgürlükleri keyfi biçimde gasp ediliyor. ‘Hücre cezası’, ‘pişmanlık göstermeme’, ‘psikologla görüşmeme’, ‘kitap/kursta yer almama’ gibi infazla ilgisi olmayan bahaneler, kadınların özgürlüğünü engellemek için kullanılıyor. Hiçbir somut gerekçe olmadan, yalnızca ‘pişmanlık göstermediği’, ‘devletin politikalarını eleştirdiği’, ‘törenle karşılanabileceği’, ‘toplumsal etki yaratabileceği’ gibi hukuksuz ve soyut ifadeler şartlı tahliye engeline gerekçe yapılmaktadır” dedi.
‘ŞARTLI TAHLİYE HAKTIR’
Bu kararların bir “ek ceza” olduğunu söyleyen Nebahat Çalpan, “Hukuk tanımaz bu yaklaşım, devlet eliyle yürütülen intikam ve rehin alma politikasıdır. Gözetleme Kurulu, yargının yerine geçerek siyasi karar almaktadır ve bu açıkça yetki gaspıdır. Bu uygulamalar Anayasa’nın 17 ve 19. Maddelerine açıkça aykırıdır. Amaç cezalandırmak değil, kadınların kimliğini ve iradesini kırmaktır. Biz söylüyoruz: Kadın özgür değilse, toplum özgür değildir. Hiçbir infaz kurulu, hiçbir hücre cezası, kadınların özgürlük iradesini bastıramaz. Gözetleme Kurulu’nun keyfi kararları derhal sona ermeli, engellenen tüm tahliyeler gecikmeksizin gerçekleştirilmelidir. Şartlı tahliye haktır, gasp edilemez” diye konuştu.
‘KADINLARIN TAHLİYELERİ ERTELENİYOR’
Açıklamada söz alan DEM Parti Milletvekili Saliha Aydeniz, “Şiddetin, baskının, yok saymanın yaşandığı yerlerin başında cezaevleri geliyor. Bunu en yakın zamanda Garibe Gezer’de gördük. Kadına nasıl yaklaşıldığının, nasıl işkence edilip katledildiğinin fotoğraflarını videolarını gördük. Bu bile kadınların cezaevlerinde nasıl uygulamalarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor” dedi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşanan adaletsizliklere ve ertelenen tahliyelere değinen Saliha Aydeniz, sözlerine şu şekilde devam etti: “En çok şiddetin yaşandığı yerlerden biri de Sincan Kadın Cezaevi. 2021 yılından bu yana bu cezaevinden tahliye olan tek bir kadın arkadaşımız yok. Bütün bu şiddet ve adaletsiz politikaların, kadına yönelik sistematik şiddetin cezaevi boyutunun pilot yeri Sincan Kadın Cezaevi’dir. Buradan hükümete soruyoruz: Sincan Kadın Kapalı Cezaevi nereye bağlı? Hangi hukukla işliyor? İnfaz ertelemelerin, infaz yakmaların gerekçeleri olarak kadın tutsaklar ‘niye Kürtçe okudun?’ ‘niye az kitap okudun’ niye sosyal etkinliğine çıktın?’ ‘niye sosyal etkinliğe çıkmadın?’ ‘niye pişman değilsin?’ sorularıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bugün cezaevlerindeki özellikle siyasi kadın tutsaklar en başta kadınların özgürlük mücadelesini, kadınların toplumsal cinsiyetten kaynaklı eşitsizliğe karşı, karanlık zihniyete mücadeleye büyüten kadın kurtuluş mücadelesini hayatının her yerine yayan kadınlar oldukları için infazlar ertelenerek ikinci kez cezalandırılmak isteniliyorlar. Bu kadınlar aynı zamanda kendi ailelerinin dostlarının yaşadığı yerlerden özellikle uzak yerlere sevk edilerek tekrar cezalandırılıyorlar. Çünkü erkek devlet zihniyeti kadın mücadelesinin ve kadın özgürlüğünün, toplumsal demokrasinin öncülüğünü yapacağını çok iyi biliyor ve buradan yaşadığı korkuyla kadınlara daha fazla şiddet, yönelim ve keyfi müdahale uyguluyor. Karanlık zihniyete karşı aydınlığı savunan, kadın özgürlüğüyle ‘jin jiyan azadî’ felsefesini dünyanın her yerine yayarak mücadele eden kadınların yanındayız.”
MA












