2026 Yıllı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü komisyonda söz alan Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, “Yağma, talan, yalan düzeninin en açık göstergesi bu 2026 bütçe rezaletidir. 2026 yılında vergi gelirlerinin yüzde 47’den fazlası dolaylı vergilerden sağlanacak. Dolaylı vergiler tüketim üzerinden toplumda en zengininden en yoksuluna aynı oranda alınan vergidir ve büyük oranda yoksulun, emekçinin sırtına bindirilmiştir. Emekçilerden kesilen gelir vergisinin bütçenin içindeki payı ise yüzde 25’tir. Bu oran 2025’te yüzde 19’du, bu payın artırıldığını da görüyoruz yani her geçen yıl halktan, emekçiden daha fazla vergi alındığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İNSANLAR YANARAK ÖLÜYOR’
Bütçede patronlara doğrudan ayrılan desteğin miktarın 713 milyar lirayı bulduğunu ifade eden Kezban Konukçu, “2026’da sosyal yardımlara ayrılan 917 milyar liranın 3 katı faize gidecek sevgili arkadaşlar. Bu koşullarda, bakıyoruz, işçinin, emekçinin payına ne düşüyor? Bu ülkeyi kendiniz için ve bir avuç sermayedar için cennete çevirdiniz; işçiler için ise bir cehenneme çevirdiniz. İnsanlar yanarak ölüyorlar, bırakın yoksulluğu, açlığı; yanarak ölüyorlar” diye konuştu.
‘AKP DÖNEMİNDE 40 BİN İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ’
Görüşmede yer alan Bakan Vedat Işıkhan’a seslenen Kezban Konukçu, bakanın görevde olduğu süre zarfında 4 bin işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiğini kaydetti. Kezban Konukçu, “AKP’li yıllarda 40 bin işçi hayatını kaybetti. Ne zaman istifa edeceksiniz? Gerçekten çok merak ediyoruz. İnsanda biraz sorumluluk duygusu olur, biraz vicdan olur. Bir de çocuk işçi kavramı çıkarıldı, bunu asla kabul etmiyoruz. Çocuktan işçi olmaz, çocuğun eğitim alması gerekir, çocuğun sokakta oynaması gerekir. Dilovası’nda hayatını kaybedenlerden 3’ü çocuktu, diğer kalan 3’ü de emekli yaşı gelmiş kadınlardı, günde 700-800 liraya çalışmak zorunda kalan kadınlardı, bile isteye mezarlarına giren kadınlardı. Bu yoksulluk, bu gıda enflasyonu, bu açlık koşullarında” diye belirtti.
ÇOCUK VE KADINLAR NE DURUMDA?
Yoksullukla ilgili verileri paylaşan Kezban Konukçu, “OECD verilerine göre en az 6,5 milyon çocuk şiddetli yoksulluk içerisinde; her 5 çocuktan 1’i yeterli beslenemiyor. Okullardaki bir öğün ücretsiz yemeği marifetmiş gibi kaldırdınız, bari o çocuklar orada karnını doyurabilirdi, bunu ortadan kaldırdınız. Kesinlikle bir öğün ücretsiz yemeğin tekrar geri getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yalan üretme makinesi TÜİK verileriyle ki gerçek veriler çok daha farklı aslında, dar tanımlı işsizlik yüzde 11 kadınlarda, erkeklerde yüzde 7,4 ama geniş tanımlı işsizliğe DİSK’in verilere göre baktığımızda kadınlar yüzde 41 oranında işsiz, kayıt dışı çalışma kadınlarda çok daha fazla, yüzde 30’un üzerinde ve kadınlar güvencesiz koşullarda çalışmaya itiliyor, görünmeyen emeği sömürülüyor. Kadın yoksulluğu ülkemizde başlı başına bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
GÜNLÜK 51 KURUŞ
Kadının güçlendirilmesine ayrılan paya baktığımızda bakın, bir kadına yıllık 186 lira bütçe düşmüş, yıllık 186 lira bütçe, günlük 51 kuruş, kadınlar bozdurup bozdurup harcasın bu 51 kuruşu, artık nasıl güçleneceklerse bu koşullarda? Peki, kadınlara nasıl bütçe ayrılabiliriz, kadınlar ne talep ediyor bütçeden? Kadınları şiddetten koruyan mekanizmalara, sığınma evlerine bütçe ayrılmalı, ücretsiz kreşler, yaşlı ve engelli bakım merkezleri kamusal hizmet hâline getirilmelidir” şeklinde konuştu.
‘DEVLET YURTTAŞIN SAĞLIĞI İLE İLGİLENMİYOR’
Görüşmede söz alan DEM Parti Mûş Milletvekili Sümeyye Boz Çakkı, Türkiye’de milyonlarca işçinin hastaneye gittiğinde borç ile karşıladığını, hastanelerin hastalık yerine borç teşhisi koyduğunu belirtti. Sümeyye Boz Çakkı, şunları söyledi: “Genel sağlık sigortası prim borcu olduğu gerekçesiyle sistem içerisinde pasif statüye düşürülen insanlar muayene olamıyor, ilaç yazdıramıyor, tedavi olamıyor, tahlil yaptıramıyor. Bir yurttaş işsiz kaldığı için prim borcunu ödeyemiyor çünkü. Sisteme girdiğinde adı pasif statüde görüldüğü için, pasif sigortalı olarak görüldüğü için bu hizmetlerden faydalanamadığını söylemiştik. Devlet yurttaşı görmüyor, sağlığıyla ilgilenmiyor, hastalığını tanımıyor, derdine derman olmuyor, aslında olmak istemiyor.”
‘SOSYAL EŞİTSİZLİK KURUMLAŞTI’
Genel sağlık sigortası prim gelirleriyle özel hastanelerin desteklendiğini ifade eden Sümeyye Boz Çakkı, Sayıştay raporlarına işaret etti. Sümeyye Boz Çakkı, şöyle devam etti: “SGK’nin 318 milyar liralık alacağı var, üstelik bunun çoğu da büyük işverenlerden kaynaklanıyor ama o büyük şirketlerden tahsil edemediği, alamadığı alacağını devletin gücü bu şirketlere yetmediği için işsiz, yoksul yurttaşa yetiyor. Yani şirketlerden alamadığını gözünü yurttaşın 800 liralık borcuna dikerek tahsil etmeye çalışıyor, bunu oradan telafi etmeye çalışıyor. BAĞ-KUR’un prim borcu nedeniyle dükkânını kapatan küçük esnaf, çiftçi, minibüs şoförü, bu insanlar bu ülkenin üretici gücüydü ama şimdi ise borç defterinde birer rakama dönüştü. Bu, kesinlikle sosyal güvenlik değil, sosyal eşitsizliğin kurumsallaşmasıdır.”
‘EMEKLİ ÖLÜYOR’
Sümeyye Boz Çakkı, sözlerini şöyle tamamladı: “SGK Başkanı Raci Kaya geçen ay yaptığı açıklamada emekli maaşlarının düşüklüğünü ciddi bir akıl ziyanlığıyla emeklilerin artık daha uzun yaşamasına bağladı. Ne demek bu? Emekliler yaşadığı için cezalandırıldı yani açıkça ölseler de kurtulsak dediler. Yani 50’ye kadar yaşasınlar, 50’den sonra ölürlerse hiçbir sorunumuz kalmayacak dedi. Yani el insaf diyoruz, emeklerine çöktünüz, şimdi bir de ömürlerine çöküyorsunuz. Mahkûm ettiğiniz ölüm aylığı da herhâlde onların daha çabuk hayatlarını sona erdirmesi, ölümlerinin daha çabuk gerçekleşmesi için ortaya çıkarttığınız bir formül. Bu aylıklarla çünkü onlara reva gördüğünüz şey âdeta ölüm. Bakın, bir emekli şöyle diyor: ‘Evvelden kasaplar kemikleri köpeklere veriyordu, şimdi emekliye de vermiyorlar satıyorlar, bütün insanlar aç, susuz’ diyor. Yani yaşamak artık sizin gözünüzde değil, onların gözünde de artık büyük bir yüke dönüştü.
KADINLAR KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR
Kayıt dışı çalışmak zorunda kalan milyonlarca kadın ve ev içi emekçisi olan kadınlar yaşlandığında hiçbir sosyal güvenlik güvencesine sahip olamıyor. Sosyal güvenlik sisteminin erkek istihdam modeline göre kurgulanmış olması toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de yeniden üretiyor. Bu yüzden biz de ev emekçisi kadınların ve sağlık ve emeklilik primlerinin bütçeden ödenerek emekli olma hakkının tanınması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Bugün 2026 bütçesini görüşürken görüyoruz ki bu bütçede sosyal güvenlik var; ama sosyal adalet yok. Bütçede fonlar var; ama yurttaşın hakkı yok. Sorumluluk alanınızda olan yurttaşlarımızın sağlık ve ekonomik güvenlik haklarını güvence altına almanız gerekiyor. Kadınlar ve gençler için kayıt dışı istihdamla etkin biçimde mücadele edilmeli, ev içi ve bakım emeği sosyal güvenlik kapsamına alınmalıdır. Bir ülke kadınların görünmez emeğini tanımadan eşitliği sağlayamaz. Genel sağlık sigortası borçları silinmeli, genel sağlık sigortası kapsamı yeniden evrensel hâle getirilmelidir. BAĞ-KUR’lular için prim gün sayısı SSK’yle eşitlenmeli, emekli aylıkları insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılmalıdır.”
MA















