Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında 26 Ekim’de Qendîl’de yaptığı açıklamayla “güçlerini Medya Savunma Alanları’na” çekme kararını duyurdu. Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaptığı açıklamada, PKK’nin 12’nci Kongre kararları doğrultusunda, Hêzên Parastina Gel (HPG) ve Yekîneyên Jinên Azad-Star (YJA-Star) güçlerinin “Medya Savunma Alanları’na” geri çekilmeye başladığı ifade edildi. Ayrıca Kürt Özgürlük Hareketi, attıkları bu adım ile süreci 2’nci aşamaya taşıdıklarını belirtti. Demokratik Kurumlar Platformu da Kürt Özgürlük Hareketi’nin “geri çekilme kararına” ve son gelişmelere ilişkin Amed’in Sûr ilçesi İskender Paşa Hanı’nda basın toplantısı düzenledi. Platform bileşenlerinin katıldığı toplantıda, “Her gavek ji bo aştiyê, her gavek ji bo civaka demokratik bi gavên yekali çênabe çareserî” pankartı yer aldı.
Toplantıda yapılan ortak açıklamanın Kürtçesini Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Mehmet Emin Ay, Türkçesini ise Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Hülya Alökmen yaptı. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin bir yılı aşkın yürütüldüğü hatırlatılan açıklamada, “Halklarımızın geleceği açısından tarihi bir dönemeç olarak görüyoruz. Bu süreç, 1 Ekim 2024 tarihinde Meclis açılışında yaşanan sembolik ama anlamlı tokalaşmadan bugüne, toplumsal hafızamızda derin izler bırakacak önemli gelişmelere sahne olmuştur. Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrılar doğrultusunda, Kürt Özgürlük Hareketi barışa ve çözüme olan iradesini açıkça ortaya koymuş; örgütsel olarak kongresini toplayarak fesih kararı almış ve bu kararın devamında silah yakma töreni düzenlemiştir. Bu adımlar, yalnızca bir örgütsel dönüşümü değil, aynı zamanda demokratik siyasetin, toplumsal çözümün ve demokratik uzlaşmanın öncelendiği yeni bir dönemin kapısını aralamıştır” denildi.
‘DEMOKRATİK UZLAŞMA TEMEL YÖNTEMDİR’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na dikkat çekilen açıklamada, “Bu çağrıda Sayın Öcalan’ın ifade ettiği ‘Demokratik uzlaşma temel yöntemdir’ sözü, geleceğe dair en gerçekçi yönelimi ifade etmektedir. Sayın Öcalan’ın 9 Temmuz’daki görüntülü açıklamasında dile getirdiği, ‘Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum’ ifadesi ise hem Kürt halkı hem de tüm Türkiye toplumu için kalıcı barışın yol haritasını göstermektedir. Bu sürecin en kritik ve ileri adımlarından biri hiç kuşkusuz yakın zamanda yani 26 Ekim 2025 tarihinde Kürt Özgürlük Hareketi güçlerinin Türkiye topraklarından geri çekilmesi kararı olmuştur. Bu karar, sürecin samimiyetini, barışa ve demokratik çözüme olan inancı bir kez daha ortaya koymuştur. Çekilme kararı, sürecin daha hızlı işlemesi, demokratik siyasetin, toplumsal barışın inşasının önünün açılması bakımından hayati ve tarihi önemdedir” ifadelerine yer verildi.
KOMİSYONA ÇAĞRI
Sürecin kurumsal zemini açısından da önemli adımların atıldığını kaydedildiği açıklamada, “Meclis’te, tüm partilerin katılımıyla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kurulmuş, toplumsal barışın siyasal zeminini güçlendiren bir irade ortaya konmuştur. Ancak oluşturulan komisyonun sürecin baş müzakerecisi, çözüm perspektifiyle Barış ve Demokratik Toplumun inşasının öncüsü Sayın Öcalan ile şu ana kadar görüşmemiş olması, Kürt halkı ve diğer halklar açısından kabul edilemezdir. Bu temelde; Sayın Abdullah Öcalan’ın, toplumun tüm kesimleriyle sürece dair sağlıklı tartışmalar yürütmesi, fiziksel özgürlüğüne yapılacak yasal düzenlemelerle kavuşması, bizler açısından da sürecin demokratik entegrasyona evrilebilmesi açısından da öncelikli koşuldur” diye kaydedildi.
‘EKSİK KALAN AYAK DEVLETİN ADIM ATMAMASIDIR’
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Bugün gelinen aşamada açıkça görülmektedir ki, sürecin ilerlemesi için eksik kalan ayak, Kürt Özgürlük Hareketinin tüm tarihsel adımlarına rağmen, devletin üzerine düşen hukuki ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmemesidir. Barışın kalıcılaşması, demokratik entegrasyonun sağlanması ve toplumsal güvenin pekişmesi, tek taraflı değil karşılıklı adımların atılmasıyla mümkün olacaktır. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin başarıya ulaşması yalnızca Kürt halkının değil; tüm inanç ve kimliklerin, kısacası bütün bölge halklarının başarısı olacaktır. Bu haliyle süreç, aydınlık bir geleceğin, gerçek anlamda halkların kardeşliğinin ve ortak yaşamı kalıcılaştıracaktır. Sürecin ikinci ve belki de en zor aşaması olan barışın kurumsallaşması, demokratik siyasetin güçlenmesi ve eşit yurttaşlık temelinde yeni bir dönemin inşası için devletin gerekli hukuki, yasal ve idari düzenlemeleri yapması elzemdir. Demokratik Kurumlar Platformu olarak, bugüne kadar atılan her adımı değerli, kıymetli ve önemli buluyor, bundan sonra da atılacak yapıcı adımların destekleyicisi olacağımızı yineliyoruz. Bu anlamda her kesimin sürecin ruhuna uygun pozitif ve kapsayıcı bir dil kullanması yürütülen sürecin müzakereye ve demokratik entegrasyona evrilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu doğrultuda; tüm Türkiye ve Ortadoğu halklarını, inançlarını, demokrasi güçlerini, sivil toplum örgütlerini, sendikaları, meslek odalarını, siyasi partileri ve toplumsal kesimleri bu sürece destek olmaya, bu tarihi fırsata sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
MA














