Künye   Hakkımızda
21 Ekim 2025, Salı
Politika Haber
  • GÜNDEM
  • EMEK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KADIN
  • GENÇLİK
Tüm Haberler
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Politika Haber
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Anasayfa Gündem

Abdullah Öcalan 2009’da da ‘terörist’ kavramı için ‘gelin tartışalım’ demişti

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, geçmiş yıllarda avukat ve heyet ziyaretlerinde yaptığı değerlendirmelerde Kürt sorununu “terör” tanımına sıkıştıranları ciddiyete davet ederek, “Müzakere yapalım, diyalog yapalım, kim teröristtir kim değildir her şeyi açık tartışalım” dedi.

19 Ekim 2025
Abdullah Öcalan 2009’da da ‘terörist’ kavramı için ‘gelin tartışalım’ demişti
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp'ta Paylaş

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum süreci, devlet ve iktidarın adım atmayan tutumuyla birlikte aşırı milliyetçi kesimlerin provokasyonlarıyla karşı karşıya. Bu saldırıların son örneği, İP’li Turhan Çömez’in Meclis Genel Kurulu’nda hem Abdullah Öcalan’a hem de Meclis’i yöneten İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan’a dönük sözlü saldırıları oldu. İP’li Çömez’in “terörist” kavramı üzerinden saldırısı, Kürtlerin baş aktör ilan ettiği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dinlenmesinin önemini bir kez daha ortaya koydu.

Devlet ve iktidarın sözünü söylediği, süreç kapsamında kurulan Meclis Komisyonu’nun tüm kesimleri dinlediği bir ortamda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dinlenmemesi, sürece dönük sabotajların da önünü açıyor. Nitekim Kürt sorunu 50 yıldır “terör” kavramının arkasına sığınılarak çözümsüz bırakıldı. Abdullah Öcalan’ın çağrıları ve Kürt tarafının attığı tarihi adımlarla demokratik çözümün konuşulduğu bir ortamda bir kez daha “terör” safsatası ile provokasyon zemini oluşturuluyor.

‘EĞER CİDDİYET YOKSA, BU SORUNA YAKLAŞILMAMALI’

Abdullah Öcalan, uluslararası komployla getirildiği İmralı Adası’nda tutulduğu 27 yılda aile ve avukat görüşmelerinde Kürt sorununun “terör” olarak tanımlanmasına dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Abdullah Öcalan, bugünkü sürece daha 5 Ağustos 2009 tarihli avukat görüşmesinde ışık tutarak, Kürt sorununun çözümü için muhatap belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Aksi durumun Kürtler tarafından kabul görmeyeceğini ifade eden Abdullah Öcalan, “Öyle benim ağzımdan bu sorunu konuşamazlar. Geçmişte benimle görüşüldü, bunu söylemiştim ancak çözüme yönelik bir adım atılmadı, ciddi yaklaşılmadı. Yine söylüyorum, bu iş öyle basit bir iş değildir, cesaret işidir. Bana öyle basit gelemezsiniz. Her gün ölümler oluyor. Ben burada ölümlerin önünde durmaya çalışıyorum. Bunu böyle bilmelisiniz, neden anlamıyorsunuz? Öyle gayri ciddi yaklaşmakla bu iş çözülmez. Sorun ciddidir ve bu sorunu çözmek ciddi insanların işidir. Öyle klasik oyunlarla bu sorun çözülmez. Siz hem bu sorunu çözeceğim diyorsunuz hem ciddi olmayacaksınız. Eğer ciddiyet yoksa bu soruna yaklaşılmamalıdır” dedi.

‘MÜZAKERE OLURSA MASKELER DÜŞECEK’

Abdullah Öcalan, 23 Eylül 2009 tarihli görüşmede devlet ve iktidarın kaygılı haline dikkatleri çekti ve müzakerenin önemine vurgu yaptı. Meclis’in de soruna sorumlulukla yaklaşması gerektiğini ifade eden Abdullah Öcalan, “Meclis de sorunu sorumluluğuyla karşılasın, öyle tartışsın, birbirlerini hainlikle suçlamasın. Yok, sen şunu söyledin, şunu yaptın, yok sen de şunu söyledin, şunu yaptın gibi siyaset anlayışını terk etsinler. Müzakere aynı zamanda kimin çözümsüzlükten yana kimin çözümden yana olduğunu ortaya çıkaracaktır. Müzakere olursa kim barış istiyor kim savaş istiyor; kim adalet istiyor kim adaletsizliği, kim faili meçhullerden yana kim hukuktan yana; kim karanlık Türkiye’den yana kim aydınlık bir ülkeden yana? Müzakere olursa barış ve çözüm istemeyenlerin maskesi düşecek. Müzakere olursa kim tam bağımsızlıktan yana ortaya çıkacak. Evet, müzakere ve barış olunca Türkiye’nin Ortadoğu’da yıldızı parlayacak. Ve Türkiye model olur. Benim önümü açın, ben de Türkiye’de barış ve çözüm istemeyenlerin maskesini düşüreyim. Kim çözümden kardeşlikten yana ortaya çıksın. O zaman da bırak, Türk halkı benim hakkımda kararını verirsin” diye konuştu.

‘MÜZAKERE YAPALIM, KİM TERÖRİST AÇIK TARTIŞALIM’

Abdullah Öcalan, aynı görüşmede müzakereyle toplumsal uzlaşmanın sağlanacağının altını çizerek, “Müzakere yapalım, diyalog yapalım, kim bölücüdür kim değildir, kim teröristtir kim değildir her şeyi açık tartışalım. O zaman bunların ne kadar fanatik, ne kadar ırkçı, ne kadar faşist oldukları ortaya çıkar. Bundan daha basit yol var mı? Her şeyi tartışalım. Kimin bölücü olup olmadığına halk karar versin. Benim düşüncelerim açıktır, ortadadır. Nasıl oluyor ben bölücü oluyorum? Gelsinler bütün herkesin önünde, bütün Türkiye’nin önünde tartışalım, kim bölücü kim değil belli olsun. O zaman halk benim için ne derse ben razıyım. Şimdi bunlar neden kaçıyor? Bunların Türklükle ne ilgisi var? Ben Türkleri tanırım, siyaseti de böyle değildir, ahlakı da böyle değildir. Türkler böyle siyaset yapmaz. Türkler bölücü siyaset yapmaz, ta 1071’den beri bu böyledir” diye belirtti.

’50 BİN KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ YERDE SAVAŞ VARDIR’

Kürt sorununun siyasi olduğu ve çözümünün de siyasi olacağını belirten Abdullah Öcalan, 9 Aralık 2009’de yapılan görüşmede şunları söyledi: “Bakın 50 bin ölüm var, buna ‘terör’ diyorlar. Yunan savaşında bile beş bin kişinin öldüğü söyleniyor. Burada 50 bin kişinin öldüğü yerde terörden bahsedilmez, orada savaş vardır. Savaşın da tarafları vardır ve sorun taraflar arasında çözülür. Bu müzakere ile olur, diyalogla olur. Buraya gelip sorunun çözümü için benimle görüşebilirler.”

‘DEMOKRATİK SİYASETİN ÖNÜ AÇILMALI’

Doğru yöntemin belirlenmesi durumunda çözüm için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğu mesajını veren Abdullah Öcalan, “Bu sorunun kesin çözümü için, nasıl olacak bilmiyorum ama Meclis’in bir karar alıp bana yetki vermesi lazım. Bunun için benim önümün açılması lazım. Bunun için arkadaşlarımla görüşebilmem lazım. Bu öyle telefonla, avukat görüşmeleriyle de olmaz. Ben Yol Haritası’nda bunlardan bahsetmiştim. Demokratik çözüm ve siyasetin önü açılmalıdır” diye seslendi.

‘KOMİSYON KUR, HERKESİ DİNLE, BENİMLE DE GÖRÜŞ’

Abdullah Öcalan, 23 Aralık 2009 tarihli görüşmede de demokratik çözümün önemine vurgu yaptı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis bu sorunun çözüleceği bir zemindir. Kurarsın komisyonu, herkesi dinlersin, gelirsin burada benimle de görüşürsün. Görüşlerimi alırsın, herkesi dinlersin, her tarafı dinlersin sonra sorunu teşhis edip, çözüm yollarını sıralarsın. Aslında bu işin çözümü bu kadar basit. Bütün bunları yaptıktan sonra bak o zaman kalıyor mu terör, bölücülük, ayrılıkçılık. Madem sorunların çözümünün kalbi Meclis’tir diyorsun, yap o zaman kim tutuyor seni? Yok talimat veriyor, yok beni bahane gösterip parti kapatıyorsun. Sorunları böyle çözemezsin. Sorunun çözümü için Meclis’i adres gösteriyorsun, demokratik çözüm zeminidir diyorsun, o zaman Meclis bünyesinde kur Hakikati Araştırma Komisyonu, bak ortada sorun kalır mı? Bütün sorunlar bu komisyon aracılığıyla çözüme kavuşturulabilir. Otuz kişilik böyle bir komisyon kursunlar, savaşın nasıl durduğunu o zaman görecekler.”

‘DÖKÜLEN KANLAR ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR’

20 Ocak 2010’da yapılan görüşmede ise Abdullah Öcalan, 40-50 bin ölümün “terör” ile açıklanamayacağını belirtti. “İnsanları bu türden tabirlerle kandıramazsınız” diyen Abdullah Öcalan, “Yaklaşık 50 bin insanın öldüğü bir yerde ‘terör’ değil savaş vardır. Başka ülkelerde bu kadar kayıp verilse masaya oturulur, konuşulur, çözüm yolları tartışılır. Ben illa ki bu konuda benimle de konuşun, görüşün demedim. Değişik adresler, değişik yöntemler gösterdim, tespitler yaptım bu konularda ancak bunlar da dikkate alınmadı. Geçenlerde radyodan dinledim. Cumhurbaşkanı Gül’ün katıldığı törendeki olayı duydum. Orada da ‘terör’ü sonlandırıncaya kadar mücadeleye devam deniyor. İşte görüyorsunuz, dökülen kanlar üzerinden hala siyaset yapılıyor. Şehitlerimiz var deniliyor, kendi şehitlerine de saygıları yok. Madem bir savaş oldu, bunun karşılığında insanlar öldü, bu insanların acılarını dindirecek, bu kayıpların önüne geçecek barışın da yapılması gerekiyor. Devlet adamlığı bunu gerektirir. Biz 93’ten beri barışın mücadelesini yürüttük” şeklinde konuştu.

‘TÜM ACILARA RAĞMEN BARIŞA HAZIRIZ’

Abdullah Öcalan, aynı görüşmede şunları söyledi: “50 bine yakın insan öldü ancak yeni ölümlerin önüne geçmek bir yana hala bu kayıplar kullanılıyor; ‘terör’, ‘bölücülük’ deniliyor. Biz hiçbir zaman bu vatanı bölmek istemedik. Şehitlerimiz var deniliyor, peki onların şehitleri var da bizim şehitlerimiz yok mu? Biz tüm bu acılarımıza rağmen arkadaşlarımızın, halkımızın bağırlarına taş basa basa onları barışa ikna ettik, barışa hazır hale getirdik, peki siz ne yaptınız? Acıları körüklediniz. Daha önceleri de barışa dönük bu hamlelerimizi yaptık, bu nedenle yüzlerce arkadaşımızı kaybettik. Son olarak da Kandil’den ve Maxmur’dan arkadaşlarımız her şeyi göze alarak, başlarına geleceklerin farkında olarak, bile bile barışa katkı sunmak için geldiler. Bu arkadaşlarımızın gelişinin hükümet-devlet tarafından nasıl ele alındığı da ortada. Bu arkadaşlarımızın gelmesiyle amaçladığımız; her şeye, tüm acılarına rağmen Kürtlerin barışa hazır olduklarını göstermek ve sorunun çözülmesi durumunda tavrımızın ne olacağını ispatlamaktı. Ancak bu görmezden gelindi. Bu sorunu ‘terör sorunu’ deyip geçiştiremezsiniz, öyle basit yaklaşamazsınız. Biz kimliğimiz, özgürlüğümüz, haklarımız için mücadelemizi yürüttük. Binlerce tutsağı var, halkı var. Bu soğuklarda buz kesmiş dağlarda kalanları var. Oralarda niye bulunduklarının anlaşılması gerekiyor.”

‘KÜRTLERİN ADI YASAYA YAZILMIYORSA HİLE VARDIR’

İmralı Heyeti’yle 26 Haziran 2014’te yaptığı görüşmede “terör” kavramına tepki gösteren Abdullah Öcalan şu değerlendirmelerde bulundu: “Biz çocuk değiliz, deli değiliz, terörist değiliz! Teröristin Allah’ı da sizsiniz deyin. Kendilerini uyarıyorum, bana sahte gündem dayatmasınlar. Kürtlük yasadışı bırakılmış. Yaşam alanı sıkıştırılmış. Oysa biraz kafaları çalışsaydı, çağdaş yaşam için normların, yasaların gerekli olduğunu bilirlerdi. Bu şekilde örgütlenebilen bir devlet gereklidir. Beyaz Türkler Kürt olarak benim adımı yasaya bile yazmıyorlar. Onlara deyin ki, Kürtleri yasaya almadığınız zaman beni siz dağda tutuyorsunuz demektir. Deyin ki, Öcalan Kürtleri yasadışılıktan, onların tanımıyla ‘eşkıyalıktan’ alıp yasa altına almak istiyor. Kürtlerin eşit, çağdaş kültürü ve kimliğiyle yaşamı için yasa yapmıyorlarsa, bunda hile vardır; bu açık bir soykırımdır, kültürel soykırımdır.”

MA / Özgür Paksoy

İlgili Haberler

DFG’nin mesleki atölyeleri başlıyor
Gündem

DFG’nin mesleki atölyeleri başlıyor

21 Ekim 2025
DEM Parti’den ‘umut hakkı’ için kanun teklifi
Gündem

DEM Parti’den ‘umut hakkı’ için kanun teklifi

21 Ekim 2025
Jandarmanın engeline rağmen Cansu Seferoğlu için taziye kuruldu
Gündem

Jandarmanın engeline rağmen Cansu Seferoğlu için taziye kuruldu

21 Ekim 2025
Gazeteci Aykol’a verilen uyku ilaçları tekrar azaltıldı
Gündem

Gazeteci Aykol’a verilen uyku ilaçları tekrar azaltıldı

21 Ekim 2025
Geçiş hükümeti Tebqa-Selemiye yolunu kapattı
Gündem

Geçiş hükümeti Tebqa-Selemiye yolunu kapattı

21 Ekim 2025
‘Finansman davasında’ tutukluluğa devam kararı
Gündem

‘Finansman davasında’ tutukluluğa devam kararı

21 Ekim 2025
Politika'dan Günün Yorumu
“Dostum Trump” ile buluşma
Politika'dan Yorum

“Dostum Trump” ile buluşma

Politika Haber
28 Eylül 2025
Politika'dan Söyleşi
sinan dervişoğlu
Politika'dan Söyleşi

Sinan Dervişoğlu: Yeni olgular ve bilgiler Marksizm açısından yeni problemler ve yeni fırsatlar yaratıyor.

Politika Haber
28 Eylül 2025

EN SON HABERLER

DFG’nin mesleki atölyeleri başlıyor

DFG’nin mesleki atölyeleri başlıyor

21 Ekim 2025
DEM Parti’den ‘umut hakkı’ için kanun teklifi

DEM Parti’den ‘umut hakkı’ için kanun teklifi

21 Ekim 2025
Jandarmanın engeline rağmen Cansu Seferoğlu için taziye kuruldu

Jandarmanın engeline rağmen Cansu Seferoğlu için taziye kuruldu

21 Ekim 2025
Gazeteci Aykol’a verilen uyku ilaçları tekrar azaltıldı

Gazeteci Aykol’a verilen uyku ilaçları tekrar azaltıldı

21 Ekim 2025
Geçiş hükümeti Tebqa-Selemiye yolunu kapattı

Geçiş hükümeti Tebqa-Selemiye yolunu kapattı

21 Ekim 2025
‘Finansman davasında’ tutukluluğa devam kararı

‘Finansman davasında’ tutukluluğa devam kararı

21 Ekim 2025
ABD basını: Trump, Zelenskiy’e Tomahawk konusunda kötü haber verdi

ABD basını: Trump, Zelenskiy’e Tomahawk konusunda kötü haber verdi

21 Ekim 2025
Politika Haber

© Tüm hakları saklıdır
Politika Haber'de yayımlanan yazı, haber, fotoğraf ve videoların her türlü telif hakkı Mustafa Suphi Vakfı'na aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden alıntılanamaz.

Bizi Takip Edin

Kurumsal

Künye

Hakkımızda

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Kullanım Koşulları

Politika Haber, MA ve SPUTNIK abonesidir.

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!

Sonuç Bulunamadı
View All Result
  • Politika’dan Yorum
  • Politika’dan Söyleşi
  • Gündem
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kadın
  • Gençlik
  • Göçmen
  • Emeklilik
  • Eğitim
  • Doğa
  • Tarih
  • Kültür
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
  • Video Haber
  • Foto-Galeri
  • Tüm Haberler

© 2025 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!