Depremin on birinci gününe girilmesine rağmen hala birçok yere en temel yardımlar götürülebilmiş değil. Birçok yerde elektrik ve su yok. Yeterince ve sağlıklı çadır yok. Hastalara ve yaşlılara yönelik özel bir çalışma yok. Toplanan yardımlar düzgün dağıtılmıyor. Ne AFAD ne de valilik ve kaymakamlık ne de belediyeler organizasyon sorunu çözmüş değiller.
Bütün bu sorunlar ancak dayanışma çalışmaları ile çözülmeye çalışılıyor. En temel ihtiyaçların bile giderilemediği bir ortamda kadınların yaşadıkları sorunlar da görmezden geliniyor. Hatay’ın Antakya ilçesinde Kadın Savunma Ağı’ndan gönüllüler bir Kadın Dayanışma Noktası kurdu. Çadır’da sadece kadınların ve çocukların genel ve özel ihtiyaçlarının karşılanması için yine kadınlarla birlikte çalışmalar yürütülüyor.
Yaşanan sorunları ve faaliyetlerini konuştuğumuz Kadın Savunma Ağı’ndan Gökçe Korkmaz, “Hatay’da hala elektrik ve su sağlanmadı. Konteynırlar gelmedi. AFAD ya da belediye çadırları kurmadı. Sosyalist örgütler ve kadın örgütleri ellerinden geldiği kadar eksikleri tamamlamaya çalışıyor” dedi. Suyun olmaması yeterince temizlik yapılamaması sağlık ve bulaşıcı hastalık sorunlarına neden olduğuna dikkat çeken Korkmaz, bu durum özellikle kadınları, çocukları etkilediğini söyledi. Korkmaz, “Su olmadığı için iç çamaşırının yetersiz olması ciddi bir sağlık sorunu oluyor. Çünkü yıkıma olanağı yok, kirlenen çamaşırı atmak yenisini giymek zorunda kadınlar. Buraya da yeterince iç çamaşırı gelmiyor. Kadınların cinsel sağlığı, vajinal sağlığı açısından çok tehlikeli bir durum bu. Hamile kadınlar da oldukları yerden çıkamıyorlar, hava soğuk. Ayrıca yatalak hastalar var. Bunlar için revir kurmaya çalışıyoruz, ilaç temin etmeye çalışıyoruz. Ama bu insanlara erişmek için bulundukları yere hizmet götürmek gerekiyor.”
Göçmen karşıtlığının gittikçe yaygınlaştığına dikkat çeken Korkmaz, birçok kişinin Suriyelilerin yağma yaptığını söylentilere inandığını ama somut olarak kendilerinin bir olaya tanık olup olmadığını sorduklarında “hayır görmedik, polis söyledi, asker söyledi” diye cevap aldıklarını aktardı. Korkmaz, göçmen karşıtlığının göçmen kadınların kendi ihtiyaçlarını ifade etmekten bile mahrum bırakan bir baskı ortamı yarattığına dikkat çekti.
İnsanların yemek, ısınmak gibi temel sorunlarla baş etmeye çalıştığını belirten Korkmaz, bu ortamda kadınların erkek şiddeti, taciz vb. gibi başka neler yaşadıklarını görmek, öğrenmek oldukça zorlaştığını söyledi. Bunun için kadınlarla, göçmen kadınlar özel olarak ilişki kurmak, onlara güvenli bir alan yaratmak gerektiği için Kadın Savunma Ağı olarak Kadın Çadırını kurduklarını ifade etti.
Kadın Dayanışma Noktasında kadınların ve çocukların ped, çocuk bezi, yaşlı bezi gibi temel özel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında yaşanan sorunların nasıl çözülebileceğini de yine kadınlarla birlikte konuşup tartışıyorlar. “Barınma krizinden yemeğe, içme suyundan hijyene kadar, hayatı yeniden kurmak demek. Elimizdekileri adaletli bir biçimde paylaşmak, kolektif olarak sorunların üstesinden gelmeye çalışmamız gerekiyor. Kadın noktasında da bunları kadınlarla birlikte konuşarak birlikte sorunların çözümü için çalışıyoruz.”
Karşı karşıya kalınan sorunların bireysel sorunlar olmadığını vurgulayan Korkmaz, bu sorunlara bireysel çözümler bulamayacağımızı, taleplerimizi toplumsallaştırmamız gerektiğini ancak böyle bir çözüm bulunabileceğini savundu. “Kadın Çadırımızda da kadınlarla kısa ve uzun vadeli nelere ihtiyacımız var, bunları nasıl temin ederiz, sorunlarımıza nasıl çözüm buluruz, diye düşünürken bir yandan da günlük yaşamı organize etmeye çalışıyoruz. Buradaki sorunları, ihtiyaçları diğer kriz koordinasyon merkezlerine, dayanışma ağlarına iletiyoruz, onlarla birlikte çözümler bulmaya çalışıyoruz.”
Birçok insanın kentleri terk edip, yakın ya da uzak kentlerdeki akrabalarının yanına gittiğini, kalanların daha çok yoksul insanlar olduğunu gördüğünü söyleyen Korkmaz, “burada onlar varsa biz de sonuna kadar burada olmalıyız. Bunu hissettirmeliyiz. Onları yalnız bırakmayacağımızı, burada yeniden hayat kurulana kadar burada onlarla olacağımızı göstermemiz gerekiyor” dedi.
Kadın Savunma Ağı’ndan Gökçe Korkmaz, bölgede çalışan gönüllü örgütlerin öncelikle birbirleri arasında koordine olmalarının önemli olduğuna dikkat çekti. “Örgütlerin kendi aralarında koordinasyonlu hareket ederek, ulaşılmadık alan bırakmaması, bir yere çok fazla yardım götürmek yerine hakkaniyetli bir dağıtım gerçekleştirmesi gerekiyor. Aynı zamanda buraya gelen şeyler sınırlı, elektrik ve su olmadıkça salgın hastalık sorunu, hijyen sorunu çözülmeyecek. Bu nedenle sorunları toplumsal talep haline getirmek ve buna dair iktidara baskı yapma, kitlesel bir hareketle bunu yapmak gerekiyor. Burada yeniden bir hayat kurulacaksa bunun için örgütlenmek zorundayız. Politik bir tutum almak gerekiyor.
HABER MERKEZİ