Memleketin bazı yerlerinde karlı hava hakim olsa da çiftçiler için ekin ekme zamanı geldi. Buğday ve arpa ürünlerinde üst gübreleme yapılma zamanı. Ayçiçeği, şeker pancarı, pamuk ve mısır ürünlerinde ise taban gübreleme zamanı yaklaşıyor.
Ardı arkası kesilmeyen zamlarla yoksulluk daha da derinleşirken şeker, yağ gibi en temel gıda ürünlerinde yeterli stokların olmadığı haberlerinin arkasından çiftçiler tarlayı boş bırakmak durumu ile karşı karşıya. Elektrik, mazot, gübre ve zirai ilaçlara gelen zamlardan sonra çiftçiler ne yapacağını şaşırmış durumda.
İktidardan ise çözüm yere kuru çağrılar geliyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, çiftçiye maliyet artışlarına rağmen üretim yapma çağrısında bulunarak hasat zamanında zararlarının karşılanacağını belirtiyor. AKP Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım de Çorlu’da yaptığı konuşmada, “Ekin kardeşim, ekebildiğiniz kadar ekin. Maliyetler yüksek, mazot yüksek, gübre yüksek, diğer girdiler yüksek nasıl ekelim diye düşünüyorsunuz, düşünmeyin. Devletiniz yanınızda. Bunların hepsini takip ediyor ve nerede ne zaman desteğe ihtiyacınız varsa o zaman da gereğini yapacak.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada zaten borç batağında olan çiftçilere yeni kredi vaadinde bulundu. Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda tehlikeli boyutlara varan kuraklık tehlikesine rağmen müjde olarak yeni baraj inşaatları verdi. Enerji için yapılan barajlardan sulama için faydalanılacağını söyleyen Erdoğan, kuraklıktan dolayı bu barajlarda da yeterli su olmadığı için elektrik üretilemediğini unuttu. Elektrik için de Erdoğan’ın çözümü çiftçilere kendi elektriklerini üretin demek oldu.
Çiftçiler ise artan mazot, gübre ve tohum fiyatlarıyla nasıl baş edeceğini düşünüyor. Yıllardır uygulanan endüstriyel tarım tekniklerinden dolayı uygun oranda gübreleme ve ilaçlama yapılmadığında topraktan verim alamayan çiftçiler için ya tüccara, bankalara borçlanmak ya da toprağı terk etmekten başka seçenek gözükmüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı son bir yıldır Türkiye’nin yıllık gübre üretimi ve tüketimi, gübre fiyatları ve ithalat oranları gibi verileri resmi internet sitesinde paylaşmayı durdurdu. Türkiye, tükettiği gübrenin yarısını kendisi üretiyor, yarısını ise ithal ediyor. Fakat Türkiye’de üretilen gübrenin hammaddesi, yüzde 80-90 oranında ithalatla karşılanıyor. TÜİK verilerine göre son 1 yılda gübre fiyat ortalaması yüzde 152 oranında artış yaşandı. Gerçek fiyat artışının bundan daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü 14 Şubat’tan geçerli olmak üzere ortalama yüzde 30’luk indirimle üre gübresini 9 bin 200, 20.20 taban gübresini 6 bin 100 liradan satacağını açıklamıştı. Buna rağmen, piyasada bir yıl önce 3 bin 800 TL civarında olan dap gübresinin bugün 14 bin TL’ye, 3 bin TL olan üre gübresinin 15 bin TL’ye, 1.800 TL olan can gübresinin ise 8 bin 250 TL’ye çıktığı görülüyor.
Zirai ilaçlarda da benzer bir tablo görülüyor. Mazota gelen zamlardan sonra zirai ilaçlara da yüzde 30 civarında zam geleceği bekleniyor. Günde 12 saat çalışan bir traktörün deposunun yaklaşık 3 bin liraya dolduruluyor. Mazota para yetiştirmeye çalışan çiftçiler tarlaya ilaç ve gübre atmaktan vazgeçerek bütçeyi denkleme yoluna gidiyor.
Artan bu maliyetlerden dolayı tarımsal üretimdeki yetersiz gübreleme ve ilaçlama hasatı da etkileyeceği için yine temel gıda ürünlerindeki enflasyonun artmasına yol açabilir. Tarımdaki yanlış tarım politikalarının yarattığı bu kısır döngü yüzünden hem çiftçiler yoksullaşır, topraktan, üretimden uzaklaşırken gıda açığını ithalatla doldurmaya çalışması yüzünden tüketici de daha pahalı gıda tüketmek zorunda kalmaya devam ediyor.
HABER MERKEZİ


















