“Hayata Dönüş” adlı operasyonda 30 tutsağın katledildiğini belirten davanın avukatları, katliamın insanlığa karşı suç olduğunu, bu suçun zaman aşımının olamayacağını söyledi.
19 Aralık 2000’de cezaevlerinde dönük başlatılan ve 30 tutsağın yaşamını yitirdiği “Hayata Dönüş” operasyonuyla ilgili yapılan yargılamada verilen zaman aşımı kararına ilişkin dosyanın avukatları İstanbul Barosu’nda açıklama yaptı. 2010’da başlayan yargılamada Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Kasım 2025’te dosya için zamanaşımı kararı vermesini eleştiren davanın avukatlarından Güçlü Sevim, katliamın devletin cezaevleri politikasının sonucu olduğunu ifade etti. “Operasyon”, kelimenin tam anlamıyla “katliam” şeklinde tezahür ettiğini ifade eden Sevim, “Operasyonu gerçekleştirenler öldürme kastıyla hareket etmiş ve bunu da hayata geçirmişlerdir” dedi.
Katliama yönelik soruşturmayı yürüten Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel’in dosyayı 10 yıl sürüncemede bıraktığını ifade eden Sevim, 10 yılın ardından sadece 39 er ve rütbeliye dava açıldığını hatırlatarak, “Savcının kendisine açılan ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma davası sonrası dosyadan el çektirildi. Yeni savcı dosyayı tekrar ele aldı ve 2015 yılında hazırlanan ikinci iddianameyle 157 asker hakkında daha dava açıldı” diye konuştu.
DAVA SAVCISI YARGILANDI
Davada zaman aşımı kararı verildiğini anımsatan Sevim, “Operasyonu gerçekleştiren askerlerin mahpusların koğuşlarına çok yoğun silah atışları yaptığı ve mahpusların olduğu taraftan askerlere yönelik tek bir silah atışının dahi olmadığı dosyadaki adli tıp, keşif ve otopsi raporlarıyla sabitken, AİHM’in operasyona dair mahpusların yaşam hakkının ihlal edildiği kararları dosyada mübrezken, 6 kadın mahpusun diri diri yakıldığı, askerlerin yaylım ateşi ile mahpusları taradığı bir olayda sanık askerler hakkında zamanaşımı kararı verilmesi kabul edilemez. Davanın soruşturma aşamasını yürüten eski Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel hakkında soruşturmayı akamete uğratmaktan hakkında iddianame hazırlandığını ve sanık olarak yargılandığını tekrar hatırlatmak isteriz” ifadelerini kullandı.
‘HALKIN ADALET ARAYIŞINDAN KURTULAMAYACAKLAR’
Katliamın, insanlığa karşı suçlar kapsamında olduğunu ve zaman aşımının olamayacağını dile getiren Sevim, “Bir bütün olarak bakıldığında Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi vermiş olduğu kararla, ülkede kamu görevlilerinin yargılandıkları davalarda genel bir yargı pratiği haline gelen cezasızlık politikasına bir yenisini eklemiş olmuştur. Bu kararın geçmişe dair atıfları, şimdiye ve geleceğe dair de etkileri olacaktır. Mahkeme, son hükmünde zamanaşımı diyerek adaletsizliği tesis etmiştir. Her şeye rağmen inanıyoruz ki, gelecekte bu dava ve yaşanılanlar asla unutulmayacak, katliamı gerçekleştirenler halkın adalet arayışından kurtulamayacaktır” şeklinde konuştu.
‘TELSİZ KAYITLARI MAHKEMEYE GÖNDERİLMEDİ’
Avukatlardan Several Ballıkaya, “Anayasa Mahkemesi, kullanılan kuvvetin öldürücü olduğuna ve yaşam hakkı ihlali olduğuna karar vermiştir. Elimizde bu kararın önceden belli olduğuna dair belgeler mevcut. Operasyon planında ‘Operasyonun kanlı olacağına ve bundan sonra yargılanacaklarına inandıkları için çekindikleri’ ifadesi yer alıyor. Bu kaygının nasıl giderildiği mahkemeye sunulmadı. Mahkemeye telsiz kayıtları ve görüntüler gönderilmedi” diye belirtti.
ZAMAN AŞIMI KARARI
Ardından Avukat Gülizar Tuncer ise, insanlığa karşı işenmiş suç kavramının infaz ve toplu katliamlarda kullanılan bir kavram olduğuna dikkat çekerek, “Biz başlangıçtan beri hem bu katliamın; hem de içeride ve dışarıda gerçekleştirilen katliamlara karşı verilen zamanaşımı kararlarına karşı bu suçların insanlığa karşı suç olduğunu ve zamanaşımı kararı verilemeyeceğini vurguladık” dedi.
MA














