■ Politika’dan Yorum
Bugün tüm Türkiye’de toplamda 1 milyonu aşkın işçi ve emekçi 1 Mayıs’ı alanlarda kutladı.
Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Batman, Van, Antep, Zonguldak, Bartın, Giresun, Samsun, Trabzon, Artvin, Konya, Kayseri, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Dersim ve Edirne gibi illerde yığınsal kutlamalar yanı sıra Çorlu, Lüleburgaz, Alanya, Fındıklı, Hopa gibi Türkiye genelinde bir dizi ilçede de işçi emekçiler ve halkın katılımıyla coşkuyla karşılandı. Özellikle küçük ilçelerde nüfusun önemli bölümünün kutlamalara katılması 1 Mayısların yerellerde kutlanmasının önemine işaret ediyor.
Türkiye’de 16,4 milyon sigortalı işçinin 6,6 milyonunun asgari ücretle çalıştığı ve bu toplamın sadece 2,5 milyonunun sendikalarda örgütlü olduğu düşünülürse ülke genelinde katılımı küçümsememek gerekir.
Kuşkusuz ki bu yıl 1 Mayıs’ı İstanbul’da Taksim 1 Mayıs Alanı’na uygulanan yasak belirledi. Yasağı kırmak için Beşiktaş ve Saraçhane’de toplanan onbinler polis şiddeti ile engellendiler. Yüzlerce gözaltı yaşandı. İstanbul 1 Mayısının en önemli yanı DİSK’in işçi ve emekçileri CHP’nin peşine takma ve bunu da beceremeyip Taksim yasağını kırmak için harekete geçme yerine yarıda bırakıp alanı terk etmeleridir. Yasağı kırmak için Saraçhane veya benzeri bir meydanda yüzbinler hatta milyonlar olarak toplanıp Taksim’e doğru harekete geçip yasakları ezip geçme pratiğini yanlış bulmuyoruz. Ancak bunu gerçekleştirmek ve barikatları aşarak amaca ulaşmak gerekir. DİSK bu anlamda sınıfta kalmıştır.
Neki, bu sonucun altında yatan asıl gerçek işçi sınıfının örgütsüzlüğü ve sınıf bilincindeki olgunlaşma eksikliğidir. Bu eksiklikleri gidermek ise CHP’nin veya onun kuyruğunda sendikacılık yapanların değil komünistlerin görevidir. 1976 yılında 1 Mayıs yasağının kırılması o zaman da öyle olmuştu, yine öyle olmak zorundadır. Adına Komünist, Sosyalist veya İşçi Partisi diyenlerin egolarını tatmin etmek için kendi kortejlerini oluşturmaları yerine fabrikalarda, organize sanayi bölgelerinde, bürolarda, tersane ve madenlerde gerçek sınıf çalışması yürütmeleri bu durumu değiştirebilir. Eksik olan budur. Yoksa CHP’yi eleştirmek çözüm değildir, çünkü CHP’den olmayacak işi beklemek ham hayaldir. Ama eğer işçi sınıfı politik örgütü öncülüğünde direnir, mücadele eder tüm yasakları yerle bir ederse o zaman CHP’nin de bu rüzgara katılması farklı ve yerinde olur.
Tüm olumsuzluklara rağmen Saraçhane geçmiş yıllarda yaşanan pratiğin ilerisinde ileri bir adım olmuştur. Şimdi bu mücadele ve direniş ruhunu üretim ve yerleşim birimlerinde güçlendirip örgütleyip yeni 1 Mayıslara ve genel anlamda sınıf mücadelesini yükseltmeye odaklanalım.