28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait uçaklar tarafından sınır hattında 19’u çocuk, 34 kişi katledildi. Katliamın üzerinden yıllar geçti ancak yaşananlar hala ilk günkü gibi taze. Roboski’de yaşananlar yıldönümü dolayısıyla bir kez daha hatırlanırken, katliama tanıklık eden ve o süreci yaşayanlar neler hissettiklerini anlatıyor.
Katliamdan bir yıl sonra Roboski’de “Fotoğraf Kulübü” kuran ve ardından 2016 yılında “Hatırlıyorum/ Bîra Mı’têtın” belgeseli çeken, yönetmen ve fotoğrafçı Selim Yıldız, yaşananları ve yaptıkları çalışmaları anlattı.
Roboski’ye geliş sürecini anlatan Yıldız, katliamdan bir yıl sonra çocuklarla çalışmak için “Fotoğraf atölyesi” kurduklarını dile getirdi. Van depreminde çocuklarla yaptıkları çalışmaların bir benzerini Roboski’de de yaptıklarını ifade eden Yıldız, “Sınırlı imkanlarımız vardı ama çocukların ilgisi büyüktü. 60 çocukla atölyeye başladık. Amacımız rehabilitasyon değil, farkındalık yaratmak, bellek oluşturmak, hafızayı taze tutmaktı. Çalışmalarımızla beraber çocuklarda büyük değişimler oldu. Benim gibi buraya gelen fotoğrafçı arkadaşlarımın da Roboski ile farklı bağları oluştu. Roboski öncesi ve sonrası diye hayatımız iki parçadan oluşuyor” dedi.
‘ROBOSKİ’Yİ HİSSETMEK İÇİN YAŞAMAK GEREKİYOR’
“Roboski’yi anlamak, hissettirmek için unu yaşamak gerekiyor” diyen Yıldız, “Sayılar üzerinden değil hikayeler üzerinden gittik. Atölye bittikten sonra Roboski’de belgesel çektik o da bizim için çok önemliydi. Gün geçtikçe güçlü bir bağ oluştu. Yüzlerce çocukla kameranın arkasına geçip onlarla oyun oynayıp bu hikayeyi devam ettiriyoruz. Roboski’ye gelip şiir kitabı yazanlar, klip çekenler, şarkı söyleyenler oldu. Yanında kaybettiklerimizin hikayelerini bilmek ve onlarla temas halinde olup anlamak daha gerçek” diye konuştu.
HERKESİN BİR KATLİAM HİKAYESİ VAR
Roboski’deki bütün evlere gittiğini, tanımadığı tek bir kişinin dahi olmadığını anlatan Yıldız, “Herkesin bildiği bir katliam hikayesi var. 7-10 yaşındaki çocuklarla çalışmalar yaptık, çocuklarla sahaya inip, fotoğraflamaları, yazmaları gerektiği şeyleri anlattık. Çocuklar bunu kavradıkça, öğrendikçe bize farklı hikayelerle geldiler. Yaptığımız çalışmadan sonra bize gelen birkaç hikayeden bahsedeyim. Mesela, ‘Karaduvak’ hikayesini çocuklardan öğrendik. ‘Örtülü fotoğraf’ diye bir hikaye… Benzer o kadar çok hikayelere şahit olduk ki bizzat bunun içinde yer aldık ve bu da bizim burada yaşayan insanlarla olan ilişkimizin bir parçası oldu. Kendimizi burada yaşayan insanların bir parçası gibi düşündük. Bizi ortak paydada buluşturan şey acının kendisiydi ama bunun yanı sıra yüz yıllık bu coğrafyada yaşanan katliamların birer parçası oluşumuzdur” dedi.
‘KARŞI KOYMALIYIZ’
Mutlak süratle yaşadığımız coğrafyada Roboski ismini televizyonda “katliam” olarak canlı canlı izlediklerini ancak her birinin yaşadığı köyde, kasabada, şehirde Roboski’ye benzer yüz yıldır katliamların yaşandığına dikkat çekti. Devamında Yıldız şunları söyledi: “Artık sessiz kalmayıp ve bir daha Roboski gibi acılar, katliamlar yaşamamamız için bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bizden önce de buna benzer katliamlar olmuş fakat bu sessizlikten dolayı devam etti. Eğer birleşip, bellek oluşturup, farkındalık yaratıp ve katliamlara daha fazla ses çıkarttığımız zaman bunun önüne geçebilir. Dolayısıyla bizim bu etkileşimimiz başka yerlere kadar gidecektir. Bu köyden çıkan hikayenin dünyanın öbür tarafına gitmesi bilinmesi gerekiyor. Buna yüksek ses çıktığında belki böyle bir şey yaşanmayacak.”
‘ÇOCUKLAR BÜYÜDÜ’
Kurdukları atölyenin üzerinden yıllar geçtiğini ve çocukların büyüyüp, birer genç olduğunu dile getiren Yıldız, “Aradan geçen zamanda bu çocuklar büyüdüler üniversiteye gittiler, savaşa katıldılar, hayatlarını kaybettiler, evlendiler. Sonra düşündüm dedim ki evet hayat tam da böyle bir şey. 60 çocuk içerisinde kitaba bakıyorum, Rojava’ya gidenler, hayatını kaybedenler, isyan edip cezaevine girenler var” diye belirtti.
‘İKİ KARDEŞİN HİKAYESİNİ BİRLEŞTİRECEĞİM’
Roboski’yi anlatan filmin başrol oyuncusu 12 yaşındaki Sinan’ın da ağabeyi Şivan da sınırda yaşamını yitirdiğini hatırlatan Yıldız, filmin çekiminden 5 yıl sonra Sinan’ın da yaşamını yitirdiğini söyledi. Yıldız, “Yeni projemi Sinan’la devam ettirmek istiyorum. İki filmi birleştirip Sinan’ın hikayesini devam ettireceğim. Hayatını kaybetti ama hikayesi devam ediyor” ifade etti.
MA