Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak hakkında yargılandıkları Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen hükmün Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Dairesi tarafından bozulmasının ardından yeniden başlayan yargılamanın 9’uncu duruşması görüldü. Duruşmaya Kışanak ve Tuncel bulundukları Kandıra Kapalı Cezaevi’nden, avukatları ise Diyarbakır ve Mersin Adliyesi’nde Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tuncel’in ailesi ise duruşma salonunda hazır bulundu.
TUNCEL: İNSANLAR BEDENİNİ AÇLIĞA YATIRDI
Okunan mütalaanın ardından savunma yapan Sebahat Tuncel, bu koşullarda savunma yapamayacağını belirterek, kaldıkları odalara yapılan baskınlarla evraklarına el konulduğunu, duruşmalarının olduğunu belirtmelerine rağmen cezaevi yönetimi tarafından evraklarının kendilerine verilmediğini kaydetti. Tuncel, şöyle devam etti: “Şu an cezaevlerinde yaşanan bu hak ihlalleri ve tecride karşı insanlar bedenlerine açlığa yatırmış. Bu açlık grevi şu an tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Türkiye kendi Anayasasını uygulamıyor. Devlet Kürt siyasetçileri düşman olarak görüyor. Adalet nerde? 12 Eylül faşizminde bile mahkemeler üzerinde bu kadar baskı yoktu.”
‘İFADELERİMİZ ALINMIYOR’
“Savcılar araştırma yapmaya gerek duymuyor ve olduğu gibi önümüze konuluyor” diyen Tuncel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yaptığımız açıklamalar toplantılarımız, taziyelere katılmamız, konuşmalarımız üyelik ve propaganda olarak görülüp dosyaya konulmuş. Ne yerel mahkemede ne de diğer mahkemelerde hiçbir aşamada ifademiz alınmadı. Nasıl olurda ifademizin alınmadığı dosyada ceza vermeye çalışıyorlar. Böylesi koşullarda kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. DBP’nin Eş Genel Başkanıydım. Benim görevim muhalefeti eleştirmekti. Eleştiri yaptığım için soruşturuluyorum buda hukuk sisteminin nasıl bir hal olduğunu gösteriyor. Devlet elindeki gücü kullanıp muhalefeti baskı altına alıyor. Demokratik sistemle ve düzenle hiçbir alakası yok.”
‘3 KADIN SİYASETÇİYİ ANIYORUM’
Mahkeme heyetinin sürekli değişmesine tepki gösteren Tuncel, konuştukları her şeyin suç olarak dosyaya eklendiğini, Silopi’de katledilen üç Kürt kadının neden katledildiğini, yaşam haklarının ihlal edildiğini ve yaşam haklarının güvence altına alınmadığını sordukları için yargılandıklarını ifade etti. Tuncel, 3 kadın siyasetçiyi andı.
KIŞANAK: YARGILAMAYA KONU BİR ŞEY YOK
Daha sonra mahkemede konuşan Gülten Kışanak da yargılamalarını gerektirecek bir suçlamanın olmadığını ve bu durumun herkes tarafından bilindiğini vurgulayarak, savunma koşullarının oluşturulmamasında kaynaklı savunma yapamadıklarını söyledi. Kendisine yöneltilen suçlamaların eline ulaşmadığını belirten Kışanak, “Savunma için hiçbir materyal elimde yok. Kocaeli’nde olan bir soruşturma bahane edilerek baskın yapılıp evraklara el konuldu. Üzerinde çalıştığımız tüm evraklara el konuldu. Neymiş el yazısı varmış. Şu davada kendimi ifade edebilmek için aklımda kalan bir kaç şey dışında bir şey yok. İtiraz ettik ama bize dönüş yapılmadı. Kurum bilgisayarına el konuldu, gelen bilirkişi raporları ve CD’leri inceleyemedim. Savunma yapabilmem için dava kapsamında bana tebliğ etmesi, savunma notlarının vermesi halinde savunma yapabilirim” dedi.
SUÇLAMALAR HEP AYNI
Kobanê soruşturması kapsamında kendisine yöneltilen suçlamaların şu anki davanın dosyasındaki suçlamalar ile aynı olduğunu belirten Kışanak, “Sosyal medya hesabını kullanmadığımı söyledim ama siz kullandığımı söylediniz. Ne açmışım nede kullanmışım. Ona ilişkin verdiğiniz gerekçeli kararda elime ulaşmadı. Birleşen İzmir dosyası için savcı neden benim ifademi alma zahmetine girmemiş. Kimse ifademize başvurmuyor ama mütalaaya gelince cezaya gelince hepsi ekleniyor. Umarım pandemi için aşı işe yarar da gelip savunma yaparız” diye konuştu.
SAVUNMA HAKTIR
Daha sonra savunma yapan Kışanak’ın avukatı Emin Aktar, “Ankara’da yürütülen bir soruşturma var geçen hafta dava açıldı. Bunun sonucu beklensin ve dosyamızla birleştirilsin. Sağlıklı savunma hakkı olmalıdır. Duruşmaya katılım sağlanmalıdır. Müvekkillerimiz başından beri duruşmalara getirilmiyor. Ayrıca koğuşlara yapılan baskınlarda evraklara el konuşmuştur. Bu bir suçtur. Cezaevine giren çıkan her şey denetim altındayken savunma materyallerine el konuşması açıkça bir saldırıdır. Cezaevine yapılan aramalar bellidir. Müvekkilin hem adil yargılama hem özel hayatı ilkesi ihlal edilmiştir. 4 yıla aşkındır tutuklu her defasında aynı gerekçelerle tutukluluğun devamına karar veriliyor. CMK’da yer almayan bu tür gerekçelerle tutuklanmalarına devam ediliyor. Buda bir ihlaldir” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti.
‘YARGIÇ DEĞİLSİNİZ’
Savunma yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, “Tahliye istemekten bıktık” diyerek şöyle devam etti: “Söyleyecek bir şey yok. AHİM’in bir kaç kararını okumuş ve biliyorsanız ve buna rağmen müvekkillerimiz tutuklu kalıyorsa doğal bir yargıç değilsiniz. Dört yıldır kopyala yapıştır, yapıyorsunuz. AYM ve AHİM klişe gerekçelerle tutuklayacağını söylüyor ama hala uygulamamakta ısrar ediyorsunuz.”
TUTUKLULUĞUN DEVAMINA
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/843 soruşturma sayılı dosyasında iddianamenin tanzim edilip UYAP üzerinden inceleme yapılıp, eylem ve eylemlere ilişkin tarihler, bu tarihler ve eylem arasında bulunan bağlantılara dönük işlem yapılmasına, Gültan Kışanak’ın sosyal medya hesabının tekrar incelenmese talebinin reddine, Sanık ve müdafilerin ceza infaz kurumunda yapılan aramaya dönük suç duyurusunda bulunmasına ilişkin taleplerin sanıklar ve müdafilerince yapılabileceğini dikkate alınarak mahkemelerince yer olmadığına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 26 Şubat’a erteledi.
MA