Meclis Genel Kurulu’nda sivil toplum örgütlerine ve derneklere kayyım atama yolunu açan, avukatlara muhbirlik dayatılan maddelerin yer aldığı “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” görüşmeleri devam ediyor. Düzenlemenin kabul edilmesi halinde hakkında “terör soruşturması” başlatılan dernek ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri geçici süreyle sınırlandırılabilecek, gerekli görülürse yönetime “kayyım” atanabilecek. İktidar tarafından getirilen düzenlemeye karşı 606 dernek ve sivil toplum örgütü bildiri yayınladı.
Bildiriye imza atan İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eşbaşkanı Fatin Kanat, yasa tasarısı ile dernek ve sivil toplum kuruluşlarının örgütlenme faaliyetlerinin kısıtlanacağını belirterek, son derece tehlikeli olduğunu dile getirdi. Kanat, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) çıkardığı bir rapora uyum sağlamak için kanun teklifi getiriliyor ancak torbayla eklenen bir ek ile yine aynı Birleşmiş Milletler’in taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni ihlal edecek bir niteliğe büründürüyorlar” dedi.
‘İKTİDAR AYAĞINA SIKIYOR’
15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte iktidarın sivil toplum örgütlerini denetim altına almak için baskıladığına dikkati çeken Kanat, getirilmek istenen düzenlemenin de OHAL uygulamalarının devamı olduğunu kaydetti. Topyekûn toplumun denetim altına alınmak istediğini belirten Kanat, “OHAL’in kaldırıldığı söyleniyor ama OHAL uygulamalarının tamamı şu an yürürlükte. Valilere, kaymakamlara her türlü toplantıyı, gösteri hakkını engelleme yetkisi verilmiş durumda. Bu hamle ile kendilerini rahatsız eden son muhalif kırıntıları da yok etme amaçları var. Kendi Anayasasını dikkate almayarak iktidar aslında ayağına sıkmakta, ancak farkında değiller” şeklinde konuştu.
‘ASKERİ VESAYET BU KADAR YAPMADI’
Sivil toplum kuruluşlarının örgütlenme özgürlüklerinin kısıtlanmasının “yapılabilecek en büyük kötülük” olduğunu vurgulayan Kanat, “Toplum sivil vesayet altına alınmak isteniyor. O kadar şikâyet ettikleri askeri vesayet bile bunları yapmadı. Biz bu vesayet girişimlerini hak örgütleri olarak reddediyoruz” ifadelerinde bulundu. Sivil toplum üzerinde oynanmak istenen oyunu fark edilmez ve mücadele edilmezse tüm toplumun nefessiz bırakılacağını ifade eden Kanat, “Tüm milletvekillerini bu kurnazlığa karşı halkın yanında yer almaya, vicdanlarını kullanmaya davet ediyorum” dedi.
‘MUHALEFETİN SESİ KESİLECEK’
İktidarın salgını fırsata çevirdiğini dile getiren Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şube Eşbaşkanı Mustafa Karabudak da, son dönemde Meclis’te yurttaşları aleyhine yasaların çıkarıldığına dikkati çekti. Dernek ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinin şeffaf olduğunu söyleyen Karabudak, düzenleme ile muhalif örgütlerin sesinin kesilmek istendiğine işaret etti. Dernek ve sivil toplum örgütleri “mazlumların, yoksulların mevziisi” olarak tanımlayan Karabudak, “İktidar bunun için susturmak istiyor. Bununla toplum üzerinden bir tahakküm kurulmak isteniyor. Salgın döneminde çoklu baro ile savunma denetim altına alınmak istendi. TTB ‘şeffaf olun’ dediği için hedef alındı ve alınıyor. İnanç kurumlarına saldırılar söz konusu. İktidar gibi düşünmeyen tüm kurumları ‘terbiye etmeye’ çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. Salgından kaynaklı dernek ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının “tedbir” adı altında kısıtlandığını ifade eden Karabudak, “Ancak devlet sokakta. Binlerce kişi ile cami açılışı, miting, kongreler yapıyorlar ancak muhalif olan kesimin önü pandemi gerekçesiyle kesiliyor. Toplum kendini derneklerde ifade edebiliyor. Haksızlığa uğrayan, inançlarını yaşamak, dilini, kültürünü geliştirmek isteyen kişiler için bir çalışma alanı dernekler” diye belirtti.
ORTAK TEPKİ
Her yurttaşın bu düzenlemeye karşı durması gerektiğinin altını çizen Karabudak, şöyle devam etti: “Biz de gücümüzü sokaktan, yurttaşlardan alıyoruz. Salgın göz önünde bulundurularak toplumsal muhalefet bir an önce örülmeli. Bu yasa geçerse Demokles’in kılıcı gibi bir şey olacak. ‘Farklı istemediğimiz bir söylemde bulunursanız kayyım atarız’ demenin önü açılmış olacak.Bu örgütlenme özgürlüğünün önünde bir engeldir. Bundan rahatsız olan bütün kesimler bir araya gelmeli. Ortak bir mevzi kurup, sokak ayağını güçlü tutmamız gerek. Bu toplumsal bir olay, herkesin nefesi kesilmek isteniyor, tepki de ortak olmalı.”
Emrullah Acar / MA