Riha Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha subeleri, Urfa 1 ve 2 No’lu T Tipi Cezaevleri ile Siverek T Tipi Cezaevi’ne ilişkin 4 aylık hak ihlalleri raporu açıkladı. Riha Barosu’nun önünde yapılan açıklamayı, ÖHD Riha Şubesi yöneticilerinden Emre Çaylan okudu.
Çaylan, Cezaevlerinde yapılan incelemeler ve tutsaklarla birebir gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde hak ihlalleri raporunu hazırladıklarını ifade etti.
URFA 1 NO’LU CEZAEVİ
Urfa 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini sıralayan Çaylan, koğuşların kapasitesinin üzerinde kişi bulunduğu ve temel yaşam koşullarındaki yetersizliklere dikkat çekerek şunları söyledi: “Mahpuslar, yirmi kişilik koğuşlarda 37-40 kişi kalmak zorunda bırakılmakta. Bu durum hem fiziksel alan yetersizliği hem de hijyen koşullarını ağırlaştırmaktadır. Isıtmanın kalorifer sistemiyle sağlandığı, ancak son bir aylık süreçte havaların soğumasıyla idare tarafından kaloriferlerin belirli saatlerde açılması, bazı günler hiç açılmaması sebebiyle mahpusların ciddi şekilde soğuğa maruz kaldıkları tarafımıza aktarılmıştır. Yine koğuş içi ışıklandırmanın zayıf olmasından kaynaklı mahpusların gün boyu loş bir ortamda kaldıkları ifade edilmiştir. Havalandırma alanı olarak kullanılan bahçelerin koğuş yoğunluğuna oranla yetersiz olması, mahpusların açık hava hakkını etkin biçimde kullanmasını engellemekte ve yaşam alanlarını daha da daraltmaktadır. Yine idarece mahpuslara verilen yatak, battaniye ve çarşaf gibi temel ihtiyaç malzemelerinin küflü, nemli ve kirli olduğu, içme suyu olarak şebekeden akan suyun kirli, kireçli olduğu ve temel temizlik malzemelerinin idarece sağlanmadığı belirtilmiştir. ”
‘REVİRDE DOKTOR BULUNMUYOR’
Urfa 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nde revirde doktorun bulunamadığını aktaran Çaylan, “Önceki raporlarımızda da Urfa 1 Nolu T tipindeki uzun bir süredir olmayan doktorlar aktarılmıştır. Ancak bu durum giderilmemiş olup ara sıra gelen nöbetçi doktorlar da gelmemeye başlamışlardır. Mahpuslar, doktor yokluğu nedeniyle hiçbir şekilde tedaviye erişemediklerini ve sağlık hizmetinin fiilen ortadan kalktığını aktarmıştır. Bu durum, ağır hasta mahpuslar açısından hayati risk taşımakta; düzenli muayene, ilaç temini ve hastaneye sevk süreçlerini tamamen durma noktasına getirmektedir” dedi.
URFA 2 NO’LU CEZAEVİ
Çaylan, Urfa 2 No’lu Cezaevi’ne dair hak ihlallerini de şu şekilde sıraladı: “Kadın koğuşunda ısınma problemlerinin Urfa 1 No’lu Hapishanesine benzer olduğu ve ışıklandırmanın yetersiz olduğu, idarece mahpuslara verilen temel ihtiyaç malzemelerinin kullanılamayacak kadar kötü durumda bulunduğu, içme suyunun kirli olduğu için içilememesinden kaynaklı parası olanın kantinden su almak zorunda bırakıldığı, parası olmayan mahpusun ise kirli suya muhtaç edildiği, hijyen koşullarının idarece sağlanmadığı, idare tarafından yapılan temizliğin sadece koridorların temizliğinden ibaret olduğu ifade edilmiştir. Erkek koğuşunda ise koridorların kimyasal temizlik malzemeleriyle yıkanmasının ardından ortaya çıkan ağır kokunun koğuşlara dolduğu, havalandırmanın yetersiz olması ve kapıların saatinde açılmamasından kaynaklı aşırı şekilde etkilendiklerini, kaloriferlerin yeterince ısıtmadığı, sıcak suya erişimin aksadığı ve temizliğin tamamen mahpusların kendi imkânlarına bırakıldığı belirtilmiştir. Sağlık hizmetlerine erişim Urfa 2 No’lu Hapishanesinde de ciddi sorunlarla yürütülmektedir. Revir erişimi haftada bir kez sağlanabilse de hastane sevklerinin iki ayı aşan gecikmelerle yapıldığı, düştükten sonra yaralanan bir mahpusun üç dört aydan uzun bir süredir hastaneye götürülmediği ve ilaç temininde sürekli olarak aksamalar yaşandığı aktarılmıştır” ifadelerini kullandı.
SİVEREK T TİPİ CEZAEVİ
Siverek T Tipi Cezaevi’ndeki koşulları ve hak ihlallerine değinen Çaylan, “Özellikle ağız içi arama uygulaması sağlık hizmetine erişimi engelleyen ciddi bir sorun olarak varlığını korumaktadır” diye ifade etti.
BAKANLIĞA ÇAĞRI
Cezaevlerinde süren hak ihlallerinin giderilmesi adına ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde bağımsız denetim mekanizmalarının oluşturulması gerektiğine işaret eden Çaylan, “Söz konusu kapalı ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz” dedi.
MA











