Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde kaçak olarak yaşantısını sürdüren, organize suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker’in 26 Haziran günü Twitter’dan yaptığı açıklamaların ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul eski Milletvekili, müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli’nin Deniz Baykal hakkındaki yazısı gündeme gelmişti. Livaneli, 2007 yılında Vatan gazetesinde yayınlanan yazısında, 2002 seçimlerinden kısa bir süre sonra, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, o dönem siyasi yasaklı olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir takım gizli görüşmeler yaptığını, bu görüşmelerin ardından Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılarak Başbakan olmasının yolunun açıldığını belirtti. Livaneli’nin yazısında, Erdoğan ile Baykal arasında bir takım gizli pazarlıkların yaşanmış olabileceği de belirtildi.
O dönemki yazısının gündeme gelmesinin ardından Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a konuşan Livaneli, Baykal hakkında oldukça ağır eleştiriler yapmış, Baykal’ın Kürtleri ve Alevileri sevmediğini, ortalama bir sağ politikacı olmasına karşın, CHP gibi kendisini solcu olarak addeden bir siyasi partinin başına geçerek solu bitirdiğini söylemişti. Baykal, Livaneli’nin eleştirilerine uzun süre sessiz kalmış, yalnızca yakın çevresi aracılığıyla Livaneli’nin söylediklerinin gerçek dışı olduğunu öne sürmüştü.
PAZARLIK İDDİALARINI REDDETTİ
Üç hafta süren bir suskunluğun ardından Deniz Baykal, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk ve Cumhuriyet gazetelerinden Sertaç Eş’e açıklamalarda bulundu. Erdoğan ile bir takım gizli pazarlıklar yaparak Erdoğan’ın önünü açtığı iddialarını reddeden Baykal, “Siyasi fırsatçılık yapamazdık. Kapkaççı siyaset anlayışı içinde olmadık, olamazdık. Rakibimizin siyasal haklarının tam olması temel inancımız. ‘Vardır bir dümen’ anlayışı çok sağlıksız, çok tehlikeli, aşılması gereken bir durum” sözleriyle kendisini savundu.
Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasının “demokratik bir görev” olduğunu savunan Baykal, “Böyle demokrasi doğrultusunda atılan adımların arkasında bir ‘Al gülüm ver gülüm pazarlığı’ yatıyor düşüncesi, bu yanlıştır” sözleriyle pazarlık iddialarını reddetti.
Erdoğan ile yaptığı görüşmenin siyasi yasağın kaldırılmasından sonra, 1 Mart tezkeresinin arefesinde gerçekleştirildiğini söyleyen Deniz Baykal, görüşmede sadece Irak tezkeresinin konuşulduğunu, bunun dışında aralarında bir konuşma geçmediğini söyledi.
7 HAZİRAN SÜRECİ
AKP’nin tek başına iktidar olma şansını kaybettiği 7 Haziran 2015’teki genel seçimlerden kısa bir süre sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin iddialara da değinen Baykal, bu görüşmenin Erdoğan’ın isteği üzerine, istişare amacıyla gerçekleştiğini söyledi. Baykal, “Seçimden sonra Erdoğan’ın talebi üzerine gittim. Seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere istişare ihtiyacı hissettiğini düşünüyorum. Beni çağırdı ve gittim. ‘Orada kim bilir ne konuştu, ne yaptı. Gidilir mi’ falan diye kıyameti kopardılar. Orada ‘Koalisyon hükümet kurulsun’ dedim. ‘Koalisyonu ya MHP ile ya da CHP ile kurun. Türkiye’nin buna ihtiyacı var’ dedim. Hepsi bundan ibarettir” dedi.
Demokratik değerlere inandığını söyleyen Baykal, Erdoğan ile yaptığı görüşmelerin de bu inancın sonucu olduğunu, altında başka bir neden aranmaması gerektiğini ileri sürdü.
SEDAT PEKER’İN İDDİALARI
Kısa bir süre öncesine dek hükümete verdiği destekle, AKP-MHP ittifakı için gerçekleştirdiği mitinglerle ve “Kan banyosu” tehditleri ile adını sıkça duyuran, organize suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker, 26 Haziran günü yayınladığı videosunda, AKP Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi Korkmaz Karaca’nın, Deniz Baykal’a kadın ayarladığını, ayrıca Baykal tedavi görürken, hastanede Erdoğan ile görüşmesine önayak olduğunu iddia etmişti.
Korkmaz Karaca, 2010-2017 yılları arasında Deniz Baykal’ın danışmanlığını yapmıştı.
HABER MERKEZİ












