Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Erzirom ve Riha Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Dilan Kunt Ayan, Meclis, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay bütçelerine ilişkin Meclis Genel Kurulu’nda söz aldı.
Devletin damar sisteminin kan pompalayan kısmının hukuk olduğunu belirten Meral Danış Beştaş, “Adaletin de yasayı uygulayanlar lehine terazisini eğip eğmemesi meselesidir. Ne yazık ki epey süredir kan pompalanmıyor ve yurttaşların hukuka olan güveni günbegün zayıflıyor, zayıflamaya devam ediyor. Adaletin olmadığı yerde devlet de kalmaz. Düzen de kalmaz tabii ki. Şimdi, açıkçası öyle bir momentum içindeyiz ki adaletsizliklerle dolu birikimden kurtulup yönümüzü hukuka dönme zamanı ve bir barış iklimi var; yurttaşların, hepimizin içinde bir kıpırtı var, bir umut var ve bunu büyütmek gibi bir de görevimiz ve sorumluluklarımız var” dedi.
‘HUKUK TOPLUMUN LEHİNE YAPILANDIRILMALI’
Hukukun bireysel ve evrensel normlar ile kolektif haklar dikkat alınarak toplumun lehine olacak şekilde yapılandırılması gerektiğini belirten Meral Danış Beştaş, “Bu aralar bu çok mümkün; onun kıyısındayız. Sayın Öcalan’ın sözleriyle devam etmek isterim: ‘Demokratik entegrasyon hukuku hem devleti norm devletine dönüştürecek hem de toplumun kazandığı varlığı kurumsal inşaya kavuşturup özgürlüğü başarması anlamına gelecektir.’ Norm devlet-tedbir devleti meselesini de aslında bugünlerde çokça tartışmamız gerektiğini ifade etmek istiyoruz çünkü tedbir devleti olma özelliği giderek baskın oluyor ve bu yurttaşlar açısından da tabii ki maalesef zarar veriyor. Türkiye uzun zamandır norm devleti olma iddiasından vazgeçtiğine yönelik pratikler sergiliyor, yasaları, uluslararası sözleşmeleri birçok meselede maalesef tedbir devleti olarak görevini yapıyor ve her şey bir biçimde kılıf dikilerek olduruluyor aslında” diye konuştu.
‘SAYIŞTAY DENETLEMİYOR’
Sayıştay’ın devletin vicdanı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin ise hukukun omurgası olduğunu belirten Meral Danış Beştaş, “Denetimin dışında kalan devlet, devlet olmaktan çıkar. Sayıştay kamu parasının nasıl harcandığını denetler. Çok basit, hatalı harcamayı tespit eder, sorumluyu bulur, Meclisi bilgilendirir yani bizim gözümüzdür, elimizdir, kulağımızdır aslında; onu denetlemek için halkın hesap defteridir, halkın hesap sorma yöntemidir ama bu gözler görüyor mu hâlâ? Bu el hâlâ uzanabiliyor mu o hesap defterine? Bu defter hâlâ gerçekleri yazabiliyor mu? Hayır, yazamıyor. Neden? Sayıştayın hâlâ giremediği kurumlar var, denetim yapamadığı alanlar var. ‘Bu belgeyi veremem, bu ticari sırdır.’ Sen beni denetleyemezsin.’ diyen yapılar da var. Sırf Sayıştay denetlemesin diye Türkiye Varlık Fonuna devredilen şirketler var” diye kaydetti.
‘4’TE 3’Ü ADALETİN OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR’
“Türkiye’nin bir hukuk devleti” olduğu yönündeki söylemlere dikkat çeken DEM Partili Dilan Kunt Ayan ise halkın bundan habersiz olduğunu ifade ederek, iktidara tepki gösterdi. Halkın 4’te 3’ünün adaletin olmadığı yönünde görüş bildirdiğini paylaşan Dilan Kunt Ayan, “Hukukun üstünlüğü sıralamasında dünyada 143 ülke içerisinde tam 115’inci sıradayız. Ne adalet var, ne eşitlik var, ne hak ihlallerine karşı bir programınız var” dedi.
‘ÇETELER FİNK ATIYOR’
Muhaliflere ve gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara işaret eden Dilan Kunt Ayan, “Kayyum protestosuna zaten müdahale ediyorsunuz. Kayyum atıyorsunuz, kendinizi aştınız, il örgütlerine kayyumlar atıyorsunuz. Yine, Hacettepe’de ya, öğrenciler için ücretsiz yemek isteyenlere dahi gözaltı yaptınız siz. Rojin’den tutun Narin’e, Narin’den tutun, Gülistan Doku’ya kadar bütün kadın cinayetlerinde cezasızlık politikanız her defasında yükselerek devam ediyor. Ülkeyi öyle bir hâle getirdiniz ki uyuşturucu kol geziyor, silahlı çeteler fink atıyor, yolsuzluk desen diz boyu. Hey maşallah, suç ekonomisi, büyüyen tek sektörümüz olmuş bu ülkede” ifadelerini kullandı.
AİHM KARARINI HATIRLATTI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a dair verilene kararın hala uygulanmamasına tepki gösteren Dilan Kunt Ayan, “Yüksekdağ ve Kobani kumpas davasında tutuklu bulunan tutsak arkadaşlarımız hâlen cezaevindeler. Yani adaletin tecelli etmesi için siz kimin, neyin keyfini bekliyorsunuz? Ağır hasta mahpuslar hâlen ölüme terk ediliyor. İnfazda eşitsizlik, ayrımcılık diz boyu ve bu devranın böyle gitmez. Hukukun itibarını, yargının bağımsızlığını korumak sizin göreviniz ama bakıyoruz ki adalet arayanlar ne zaman size seslense Kibar Feyzo’daki Maho Ağa gibi arkanızı dönüp kaçıp gidiyorsunuz. Bu ülkede hukuk hep bir iç düşman yaratmanın aracı olarak kullanıldı; cumhuriyet tarihinden bu yana… Bakın, önce rejimi korumak için istiklal mahkemelerinde insanları astınız. Sonra komünizm adına Denizleri, Erenleri idam ettiniz. Ardından irtica adına askerî mahkemelerde darbecileri hükmettiniz ve sonra da bölücülük adına da Kürtleri Diyarbakır zindanlarında işkenceye mahkûm bıraktınız. Artık yeni bir demokratik toplumdan söz ediyorsak önce bu anlayışla hesaplaşmak zorundasınız” diye konuştu.
‘ÇÖZÜM’Ü GETİRECEKLER YASALARI TALEP ETTİ
Dilan Kunt Ayan, eşitlikçi bir İnfaz Yasası ve “Özgür Yurttaş Yasası”nın çıkarılması gerektiğini ifade etti. Dilan Kunt Ayan, sözlerini şöyle tamamladı: “Demokrasiyi, diyaloğu güçlendiren barış ve demokratik yasalarını, hak ve özgürlükleri genişleten özgürlük yasalarını gecikmeden yapmak zorundasınız. Biz hazırız, halk hazır.”
MA













