Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde ikamet eden 14 yaşındaki E.B. adlı kız çocuğunun çok sayıda kişi tarafından tecavüze maruz bırakılmasıyla ilgili soruşturmada 10 kişi tutuklandı. Bir hafta önce çocuğun ailesiyle emniyete gidip şikayetçi olmasının ardından soruşturma başlatıldı. Pedagog eşliğinde ifadesi alınan çocuğun verdiği bilgiler doğrultusunda ise aralarında çocuklarında olduğu 40 kişi gözaltına aldı.
22 kişi emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılırken 18 kişi, dün savcılığa sevk edildi. 1 kişi savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı, 17 kişi ise tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Hakimlikteki ifadelerinin ardından M.A., A.K., A.A., D.B., R.S., İ.K., E.S., A.İ., M.K. ve A.K. hakkında tutuklama kararı verildi, 7 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
11 YAŞINDA FUHUŞA SÜRÜKLENDİ
Anne ve babasının ayrı yaşadığı belirtilen çocuğun 11 yaşında uyuşturucu ve fuhuşa sürüklendiği öğrenildi.
Konuya dair görüştüğümüz Sosyal Hizmet Uzmanı Belgin Işık, toplumsal çürümenin geldiği boyuta dikkat çekti. Cezasızlık politikasının çocuğa dönük saldırı, istismar, taciz ve tecavüz vakalarını arttığını belirten Işık, “İktidar ve onun kurumlarının eliyle adım adım gerçekleştirilen ve topluma saçılan bu zehirli uygulamalar maalesef ki toplumu zehirledi ve muazzam bir çürümenin yolunu açtı. Gelinen bu noktada; katledilen, kaçırılıp bulunamayan, ağır yaralamalarla hastanelerde tedavisi altına alınan çocuk vakalarıyla karşı karşıyayız. Tüm toplum, bu yıkıcı ve yok edici sorunun çözümünde üzerine düşeni yapmak ve ilgili kurum ve kuruluşları harekete geçirmek için mücadele etmek zorunda” dedi.
“TOPLUMSAL DEĞERLER EROZYONA UĞRUYOR”
Sosyolog Taner Taş ise, toplumsal çürümüşlüğün sadece faillerin eylemleriyle değil toplumun suçlara karşı verdiği tepkiyle de kendini gösterdiğini söyledi. Taş, şöyle devam etti: “Toplumsal yozlaşma, bozulma ve çürümüşlük, bir toplumun değer ve normlarının hızla erozyona uğradığı, adalet ve etik anlayışının ciddi biçimde zedelendiği durumları ifade eder. Cinsel istismar bu bozulmanın en ağır biçimlerinden birini gözler önüne sermektedir. Suçluların yeterince caydırıcı cezalar almaması veya adalet sisteminin yavaş işlemesi, bu çürümenin derinleşmesine katkı sağlıyor. Bu durum ise, suç işleyen bireylerin toplumsal bir dışlanmadan ziyade rahatlıkla toplumun bir parçası olmaya devam etmesine, suçun normalleşmesine ve hatta yaygınlaşmasına yol açabilir. Çocukların güvenliğinin sağlanamadığı bir toplumda, geleceğe dair güven ve umut zedelenir. Toplumsal değerlerin erozyonu, sadece belirli bireylerin suç işleme kapasitesine değil, genel olarak toplumun bu tür olaylara verdiği tepkilere de bağlıdır. Bir toplumun ahlaki dokusu, suçlara karşı gösterdiği reflekslerle belirlenir. Bu olay, toplumsal çürümenin ne kadar derinlere inebileceğini göstermektedir. Çözüm için daha güçlü adalet sistemlerine, etkili eğitim programlarına ve toplumun her kesiminde çocukların korunmasına yönelik güçlü politikalara ihtiyaç vardır.”
MA