Dava dosyasına yansıyan belge ve bilgilere göre; iş insanı Yaşar Delikaya, 2009’da kardeşi S.D., yeğeni N.D ve D.K ile birlikte PAR İstanbul İnşaat Turizm Sanayi ve Limited Şirketi’ni kurdu. Yönetim kurulu kararıyla, Delikaya Şirketin müdürü olarak atandı. Şirketin Bodrum’da bir arazi satın alması, işler değişmeye başladı. Fransa’da yaşayan Delikaya’dan habersiz diğer ortaklar, sahte bir genel kurulla, Delikaya’yı sorumlu müdür görevinden alarak yerine N.D.’yi seçildi. Şirket, söz konusu arazide yapılacak inşaat için İstanbul Beşiktaş 25’inci Noterliğine 8 Mayıs 2015’te yeni bir gelir paylaşımı ve gayrimenkul satışı için inşaat sözleşmesi düzenledi. Bunun üzerine Fransa’dan Türkiye’ye dönen Delikaya, genel kurul kararının iptali için bir arkadaşının önerdiği ve o dönem Beykoz’da 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi olan şimdi ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3’üncü Ceza Dairesi Hakimi olan Tekin Karaca ile görüştü. Karaca da o dönemde sevgilisi olan ve daha sonra evleneceği Tümay Özgür Karaca’yı avukat olarak önerdi. Tümay Özgür Karaca 20 Temmuz 2015’te genel kurulun ve tahsis ettiği işlemlerin iptali istemiyle dava açtı. Delikaya, o dönem 8 bin TL olan vekalet ücretine karşılık Tümay Özgür Karaca’ya 40 bin TL vekalet ücreti ödedi. Ancak Karaca çiftinin sürekli para talep etmesiyle 20 Temmuz 2015 ile 1 Nisan 2016 tarihleri arasında Delikaya, Tümay Özgür’e 352 bin TL, Tekin Karaca’ya ise 2 bin euro ödeme yaptı.
ÇİFTE 500 BİN TL ÖDEME YAPILDI
Tekin Karaca, aldığı 5 takım elbise, ayakkabı, gömlek, Paris’e sevgilisiyle düzenlediği seyahat ve İzmit Sapanca’da 28 Haziran 2015’te lüks “Richmond Nua Wellness-Spa” otelde yaptığı tatilin ücretini Delikaya’ya ödetirdi. Delikaya’nın bu süreçte toplam Karaca çiftine 500 bin TL ödedi.
TEKİN KARACA 100 BİN EURO İSTEDİ
Delikaya’nın yalnızca genel kurul iptali için vekalet verdiği Tümay Özgür Karaca, vekalet ücreti için Delikaya’dan habersiz onlarca dava açtı. Uzun süren dava nedeniyle Delikaya ve ortakları anlaşma yoluna gitti. Uzlaşma davasında ise avukatı Tümay Özgür Karaca’yı çağırmasına rağmen avukatı gelmedi. Açılan davalardan karşılıklı feragat edildi. Delikaya, uzlaşma davasına katılmayan avukatı ise azletti. 2016’da gerçekleşen azil işleminin ardından Delikaya’dan, ofisine gittiği Tümay Özgür Karaca, 20 bin euro talep etti. Görüşme devam ederken ofise gelen Tekin Karaca ise 100 bin euro, para istedi. Delikaya’nın Tekin Karaca’yı şikayet etmekle tehdit etmesi üzerine, Delikaya’nın kardeşinin evine “7.200 Euro” ve “10.000” yazılı içinde para olan bir poşet bırakıldı. Yazı ise Karaca’nın yazısına benzediği iddia edildi. Delikaya, Tekin Karaca’yı 17 Aralık 2020’de Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etti. Açılan soruşturmada Karaca’ya yer değişikliği cezası verildi, zaman aşımı nedeniyle ceza uygulanmadı.
9 MİLYON 494 BİN TL’LİK VEKALET ÜCRETİ!
Delikaya’nın 11 Temmuz 2016’da vekillikten çıkarıldığı Tümay Özgür Karaca ise vekalet ücretinin ödenmediği iddiasıyla 26 Temmuz 2016’da İstanbul Anadolu Adliyesi’nde dava açtı. Delikaya aileyhine sonuçlanan dava, Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi 7 Ocak’taki kararıyla kesinleşti. Davada, Delikaya’nın 4 milyon 494 bin TL vekalet ücretiyle birlikte yasal faiziyle 9 milyon 981 bin TL ödemesine karar verildi. Delikaya, kararın ardından söz konusu ödemeyi yaparak, karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, “Dosyada her ne kadar Tümay Özgür Karaca avukat görünüyorsa da dosyanın esas avukatlığını hakim Tekin Karaca yapmıştır. Dosya tümüyle Karaca’nın yönlendirmeleriyle devam etmiş, uzatılmış, sürüncemede kalmış ve müvekkilimiz büyük maddi haksızlığa maruz kalmıştır. Tümay Özgür Karaca sulh görüşmelerine katılmamıştır ve avukatlık görevini yapmamıştır. Bu yüzden azledilmiştir” denildi.
VEKALET ÜCRETİ İÇİN DAVALAR AÇILDI
Başvuruda, Tümay Özgür Karaca’nın müvekkilden habersiz davalar açtığı bu davalarındaki masrafların da müvekkile yüklendiği belirtilerek, “Mahkemenin verdiği kararla Tümay Özgür Karaca haksız olarak ve müvekkilin bilgisi ve isteği dışında yürüttüğü dava sanki tamamen müvekkilin talebi doğrultusunda açılmış gibi işlem yapılarak ve kabul edilerek hiç hak etmediği vekalet ücretini almaya hak kazanmıştır. Bu sebepsiz zenginleşme oluşturmaktadır. Yerel mahkemenin verdiği kararda 4 milyon 494 bin TL vekalet ücretine karar verilmiştir. Söz konusu karara gerekçe olarak müvekkilin Bodrum’da inşa edilen villalar satışıyla ilgili olarak davacı avukatın hiçbir hak talebinin mümkün olamayacağı gerçeğine rağmen böyle bir karar vermiş villaların satış bedelleri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmıştır” denildi.
Yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlatan Delikaya, sadece genel kurul için Tümay Özgür Karaca’ya yer vekalet verdiğini ifade ederek, “O zamanın parasıyla 40 bin lira avukatlık ücreti verdim. Hatta ben yurtdışındayken sürekli beni arayıp, ‘Yaşar 10 bin, 30 bin lazım. Kasada para kalsın’ diyordu. Ben Türkiye’deki arkadaşları arıyordum. Gidip ona nakit parayı veriyorduk, o makbuz da vermiyordu” ifadelerini kullandı.
Genel kurul iptali açılan davada, şirkete kayyım atandığını, kayyımın yeni genel kurul kararı aldığını, kurul kararıyla ortakların birleşmesiyle yetkinin tekrar onlara geçtiğini ifade eden Delikaya, “Bir gün hakimle restoranda görüşürken, ‘Davayı Bodrum’a götürelim’ dedi. Ben ‘Buna gerek yok’ dedim. Ancak açtılar ve avukat ‘Yasa gereği teminat 150 bin TL oraya bırakmamız lazım’ dedi. Mahkemeye parayı kendi adına yatırdı. Bu esnada sürekli para gidiyor” diye konuştu.
‘BANA PARMAK SALAYARAK 100 BİN EURO İSTEDİ’
Daha sonra ortaklarıyla anlaşma yoluna gittiklerini davadan feragat ettiğini belirten Delikaya, “Adliyeye gittik herkesin avukatı gelmiş ama bizim avukat gelmiyor. Arıyorum bahane üretiyor. Ben sonra kalktım ofisine gittim. Tümay Özgür Karaca, bana ‘Niye barışıyorsun. Ben müteahhitten 100 bin euro alacaktım’ dedi. Ben de 1 yıl geçti bana ’40 bin dedin’, 500 bin TL param gitti, dedim. Kendisi 50 bini kabul etti; ama ben hepsini not aldım. Üstüne haklı olduğum yerde imza yetkisi bana gelmedi. Yine de ben ona ’10 bin euro vereceğim’ dedim. Tümay, ‘Yok, 20 euro ver ya da dur Tekin’i arayayım’ dedi. Tekin, ‘Bana ofiste parmak sallayarak, 100 bin euro vereceksin. Çünkü senin Bodrum’da 10 tane villan var’ dedi. Ama 10 villamı kimse elimden almamış, hiçbir şey yapmamış; ama para istiyor. Birkaç gün sonra Tekin’le Develi Restoran’da görüştük, yine parmak sallayarak, ‘100 bin euro’ dedi. Ben de ‘Siz bir şey kazanmadınız ki neden vereyim’ dedim” ifadelerini kullandı.
150 BİN TL TEMİNATI ALDI
Davanın Bodrum’a taşınması sırasında 150 bin TL yatırılan teminat bedelinin davadan feragatten sonra Tümay Özgür Karaca tarafından çekildiğini, kendisine vermediğini ifade eden Delikaya, “Dava süresince hakim Tekin Karaca ve Tümay Özgür Karaca, Paris’e geldiler. Sonra ben hakim Tekin sürekli para istiyordu, ‘Akşamları yemeğe gidelim’ diyordu. Arabanın torpidosundan da paraları alıyordu. Ben Fransa’dayken 2 bin euro yolladım, MoneyGram üzerinden. Yine İzmit Sapanca’da lüks bir otele gittik. Daha sonra avukat Tümay’a 4 milyondan fazla para vermemiz gerektiğini belirtti” şeklinde konuştu.
Vekalet dosyasının İstinaf Mahkemesi’ne gittiğini Hakim Karaca’nın yargı ilişkileriyle dosyanın bozulmasını sağladığını savunan Delikaya, “Dosya tekrar Kartal’daki Anadolu Adliyesi’ne hakim Tekin Karaca sayesinde geri getirildi. Bütün malımıza icra koydular. Daha dava sonuçlanmadan malımızı satmaya bile kalktılar. Biz çaresiz kaldık ve teminat mektubu aldık. Teminat olarak da 8 buçuk milyon bankaya bıraktık. Tümay Özgür buna itiraz etti. Tümay bütün icra konulan malları sattırmayı planlıyordu. Daha sonra teminat parasıyla icrayı kaldırdılar. Daha sonra dava Yargıtay’a gitti. Ve 10 milyon parayı verdik avukata” dedi.
‘BÜYÜK BİR KUMPASTIR’
Adaletin yerini bulmasını isteyen Delikaya, “Burada avukat sorumlu ama buradaki tüm organizasyonu hakim Tekin’dir. İstinye Park AVM’ye gittik. Bir seferde 5 takım elbise alınmaz. Ben utandım, onun yerine. Bu büyük bir kumpastır. Bize oyun oynadılar. Bunlar bir çeteydi, bizi mağdur ettiler. Kabul etmiyoruz, yargılanmalarını istiyoruz. Bir tarafta da üzülüyorum. Bu insan bir hakim, hakim devlettir, yemin etmişler. Bir vatandaşın şikayeti olduğu zaman devletin kapısına gidiyor. Devletin gücünü arkasına almış insanları mağdur ediyor” diye belirtti.
MA / Ömer İbrahimoğlu
